2.3

1.8K 207 206
                                    

BU BÖLÜME ÇOK YORUM İSTİYORUM HİKAYEDEKİ EN UZUN BÖLÜM ÇNK

Kulaklıklarımı kulağıma takıp durağa doğru yürürken koluma isabet eden ufak bir taş parçasıyla duraksamış ancak arkama dönmemiştim.

"Hop! Nereye gidiyorsun öyle?" diyen sesin ardından bir ufak taş daha koluma gelmişti. Sesi elbette tanımıştım, Yiğit komuşuyordu ama amacını henüz anlayamamıştım.

Arkamı dönüp ne oldu anlamında başımı salladığımda koluyla yanına grlmemi işaret etmişti.

"Sen gel, işi düşen sensin. Ben niye geliyorum?" diye seslendiğimdr ağzında bir şeyler geveleyerek yanıma gelmişti. Muhtemelen içinden bana sövüyordu ama pek umrumda değildi.

"Koray ve Nil bize geliyor. Yani sen de geliyorsun?"

Bir bahane bulup gitmemem lazımdı. Asya'nın attığı son mesajdan sonra hemen konuşmadan çıkmıştı. Benim kim olduğumu bulduğuny mu söylemek istemişti yoksa konuştuğu kişiyi tanıdıpını mı? Bu ikilemle birlikte saçna şeyler söyleyebilir veya yapabilirdim.

"Ben gelmesem olmaz mı? Evde birkaç işim var." dediğimde inanmamış gibi bana bakıp kolunu omzuma atmıştı. Bu 'benimle geliyorsun, itirazın saçma' demekti. Kaçış yolum olmadığının farkındaydım ama en azından denemiştim.

Yiğitlerin evine vardığımızda yavaştan gerilmeye başlamıştım. Ona yazan kişi olduğumu biliyor olabilir miydi? Oysa belli etmediğimden neredryse emindim, belki de Asya fazla zeki de olabilirdi.

Sanki onunla konuşan kişi ben değilmişim gibi davranmak daha mantıklı geliyordu. Eğer bildiğini söylerse itiraf ederdim ama asla ilk söyleyen kişi ben olmayacaktım. Tek sorun normal davranmaya çalışmaktı.

Yiğit beni ikna wtmek için vakit kaybettiğinden Asya çoktan eve varmıştı hatta muhtemelen kitap okumaya başlamıştı bile.

Yiğit kapıyı açıp içeri girmemizi işaret ederken Koray ve Nil bana ufak bir tuzak kurup sırtımdan itleyerek Yiğit ve Asya'nın odasına giren ilk kişinin ben olmamı sağlamış hatta bir süre içeri dahi girmemişlerdi.

Asya ile göz göze geldiğimde ona gülümseyip çantamı Yiğit'in masasının yanına bırakıp Asya'nın yatağının karşısında bulunan Yiğit'in yatağının üzerine oturmuştum. Bence işleri gayet iyi idare ediyordum, yani umarım öyle yapıyordum.

"3 kişi neden kapıdan geçmeye çalışıyoruz biz?"

Diyen Yiğit'in sesini duyduğumda bakışlarımı kapıya çevirdiğimde neden odaya girmediklerini şimdi anlamıştım. 3 kişi japıdan geçmeye çalıştıkları için hiçbiri geçememişti ve odada olan tek kişi hâliyle ben olmuştum.

"4 kişi geçemeyeceklerini düşünüp seni eğlenceden mahrum bıraktılar galiba." dedi Asya çenesiyle kapıyı işaret ederken. Yüzünde varla yok arası bir gülümseme vardı.

"Bu eğlenceyi kaçırmak beni ne kadar derinden yaraladı anlatamam." dedim sahte bir hüzünle. Dediğime kıkırdayıp tekrar kapıya baktığında ben de bakışlarımı kapıdakilere çevirmiştim.

"Heh böyle geçerler üzerinizden işte! Abiniz yapıyor bu sporu."

Yiğit kapıdan geçmeyi başardığında büyük bir savaş kazanmış gibi davranmaya başlamıştı. En son arkasını dönüp Koray ve Nil'e kapak hareketi yaptıktan sonra çantasını Asya'nın yatağının üzerine atıp kendi yatağına yayılmıştı.

"Hayvan, adam gibi koysana çantanı işte bir kenara." diye söylenerek Asya çantayı alıp Yiğit'in üstüne fırlatmıştı. Çantanın ağırlığı ve karnına gelmesiyle Yiğit aniden doğrulurken canını veriyor gibi gözüküyordu.

Ay tutuldu | TextingWhere stories live. Discover now