3.7

1.6K 161 127
                                    

Koray'dan

Ayağımın altına gelen taşı ileriye ata ata yürürken birinin ismimi seslendiğini duyup adımlarımı durdurmuş ve etrafıma bakmıştım.

Asya'nın bana doğru geldiğini görünce içimdeki gülümseme isteğini bastırdım. Yanıma iyi bir şey için gelmediği çok açıktı.

"Sen gördüğüm en büyük yalancısın." dedi tam karşımda durduğu anda. Bir şey demeyip öylece ona baktığımda konuşmaya devam etti.

"En büyük yalancı olmakla kalmayıp nasıl berbat bir arkadaş olabilirsin ya? Kerem sana bu kadar güvenirken nasıl böyle bir şey yapabildin? Hiç mi düşünmedin ya? Hiç mi Kerem'i üzebileceğini düşünmedin?"

"Ne yapmışım ki?" diye sordum. İçten içe sinirli olduğunu biliyordum ama sinirini çok iyi saklıyordu. Şu an hiç sinirli gibi durmuyordu.

"O gün okula gelirken sana Kerem ile konuşacağımı çünkü onun bana yazan kişi olduğuna neredeyse emin olduğumu söyledim. Sana güvendim çünkü Kerem'in arkadaşısın diye düşünmüştüm ve onu böylesine üzebilecek bir şey yapmazsın sanmıştım." diye konuştu ve asıl demek istediklerini söylemeyr başladı.

"O gün bana yazan kişinin Kerem değil sen olduğunu söyledin, inanmayacağımı çok iyi biliyordun çünkü sizin kişiliklerinix çok farklı Koray. Kerem ne kadar naif bir insansa sen o kadar kabasın, bunu fark edeceğimi bildin ve sadece sözüne inanmayacağımın fa farkındaydın."

"Bana gösterdiğin ve söylediğin tüm kanıtlara nasıl ulaştın bilmiyorum. Kerem asla sana mesajları gösterecek veya anlatacak bir insan değil. Ona anlattığım hiçbir şeyi kimseye söylemediğine de eminim, bunu nasıl ve neden yaptın? Nasıl yakın arkadaşına böyle bir şey yapabildin?"

"Yazan kişinin ben olduğumu söylemek haricinde ne yaptım ki?" diye sorduğumda beni boğazlamaj ister gibi bakmasına karşılık olarak dayanamayıp gülmüş ancak ciddi bakışları karşısında kendimi toparlamıştım.

"Çünkü Kerem olduğuna çok emin olduğumu ve bir anda başka birinin olduğu ortaya çıktığınfa kafamın karışacağını biliyordun. Sırf bu yüzden ay tutulmasına bile geç gideceğime emindin, bütün bunları Kerem'i üzmek için yaptın değil mi?"

"Aslında teknik olarak bütün bunları sen yaptın. Ben sadece sana aşık olan kişinin brn olduğumu iddia ettim ve sahte kanıtlaro gösterdim. Kerem'in ara sıra telefonunu sınıfta bırakması çok işime yaradı açıkçası."

"Madem Kerem'den hazetmiyorsun, neden arkadaşsın?"

"Değilim." dedim net bir şekilde. "Öyle davranıyorum ama değilim. Hiçbir zaman da arkadaşı olmadım ama o beni hep arkadaşı olarak gördü."

"Neden ondan bu kadar nefret ediyorsun? Kerem kötü biri bile değil sana kötü bir şey yapmış olamaz."

"Yapmadı zaten, birini sevmemek için illaki sana bir şey yapması mı gerekiyor yoksa?" diye konuştum. Sonra eve doğru yürümeye başladığımda Asya da bir süre sonra peşimden gelmeye başlamıştı. Ne tam olarak arkamda yürüyordu ne de yanımda.

"Bir nedenin olmalı. Kerem görüp görebileceğin en iyi insanlardan, durup dururken ondan nefret edemezsin."

"Kerem aynı zamanda en sevilesi insan, sen neden onu sevmiyorsun?" diye sordum yolda yürümeye devam ederken. Birkaç adım arkamda kaldığı için ona bakarak konuşamıyordum.

"Senin aksine Kerem'i seviyorum ben." dediğinde güldüm.

"Bunu demek istemediğimi çok iyi biliyorsun ama anlamazdan gelmek işine geliyor değil mi?"

"Seni ilgilendiren bir konu değil." dediğini duyduktan bir süre donra tekrar konuştu.

"Sana bir soru sordum Koray, Kerem'e olan bu nefretinin nedeni ne? Neden onu üzmek için bu kadar çok çabalıyorsun?"

"Seni ilgilendiren bir konu değil." dediğimde birkaç büyük adım atıp önümde durmuş ve yürümemi engellemişti.

"Hayır bu tam da beni ilgilendiren bir konu. Kerem'e değer veriyorum ve onu üzmene izin veremem Koray." dedi sinirli bir şekilde. Konu Kerem'in üzülmesi olunca sinirlerine hakim olamıyordu.

Ona gerçekten değer veriyordu.

"Sen hiç sevdiğin biriyle şansının olmamasının ne demek olduğunu bilir misin Asya? Ben çok iyi biliyorum ve Kerem de bunu yaşasın istedim. Bir kereliğine her şey onun istediği gibi gitmesin istedim. Nasıl iyi kalpliyse işler her zaman onun istediği gibi gitti, benim işlerimse hiçbir zaman yolunda değildi."

"Bana yazan kişinin sen olduğuna inandığımda Kerem'e asla bir şans vermeyecek miydim yani? Ne saçma bir düşünce bu?"

"Sen şu anda da ona bir şans vermedin zaten. Amacıma ulaşmış gibi görünüyorum." deyip güldüm ve yanından geçip yürümeye devam ettim. Ancak Asya pes edecek gibi görünmüyordu. Asıl amacımı öğrenene kadar beni rahat bırakmayacaktı.

Yolda yürümeye devam ederken Asya'nın dediği hiçbir şeyi umursamayıp Kerem'e olan nefretimin nedenini hatırladım, doğrusu hiç unutmamıştım.

Kerem her zaman herkesin sevdiği o mükemmel insandı. Her kızın gizliden gizliye sevdiği ve herkesin arkadaş olmak istediği o pozitif ve iyi kalpli kişiydi. Bunlar hiç sorun olmamıştı ama sevdiğim kızın bile ona aşık olması can acıtıyordu. Derin ona deliler gibi aşıktı, Kerem ise Asya'dan başkasını görmek bile istemiyordu.

Kerem ona bir şans tanımadıkça üzülmeye başlamıştı. Aşık olduğu kişiyle hiçbir şekilde bir şansının olmadığını bilmek canını çok yakıyot olmalıydı. Onun yanında olmaya çalışmıştım, ağlayacağı omuz olmayı denemiştim ve bunu Kerem'i sevdiğini bile bilr yapmayı denemiştim ama hiçbir zaman beni yanında istememişti. Yanından kovmamıştı ama kendini mutsuz hissettiğinde aradığı kişi ben değildim. Hiçbir zaman beni yanında olan biri olarak görmemişti.

Gün geçtikçe daha fazla üzülüyordu. Hayatına devam etmesi gerekirken Kerem'e takmış durumdaydı, ondan başkasını istemiyordu. Kerem onda bir takıntı hâline gelmiş ve onu elde etmek için çabalamıştı ama Kerem onu hiç fark etmemişti. Şimdi ona sorsam hatırlamazdı bile. Derin hiç gidip konuşmamıştı, sadece uzaktan kendini fark ettirmeye çalışmıştı. Belki gidiğ konuşsa Kerem onunla nazik bir şekilde konuşacak ve durum çözülecekti.

Derin'e xe kızıyordum, birini bu kadar takıntı hâline getirmemeliydi. Hiçkimse, hiçbir şey kendisinden değerli değildi ama o kendisini hiç değerli görmemişti. Kendi değerini hiç umursamamıştı.

Gün geçtikçe zayıflamıştı, ağzına bir lokma girmediği günler oluyordu ve bundan rahatsız değildi. Ona göre çok bile yiyordu ve bunun hatalı olduğunu hiç ona anlatamamıştım. Hiçbir zaman beni dinlememişti bile.

En sonunda ailesi kızının bu durumunu fark edip bu şehirden taşınma kararı almıştı. Derin'i bu okuldan kimse göremezdi, ailesi kesinlikle izin vermiyordu. Onu ne kadar görmek istersem isteyeyim göremeyeceğimi hep çok iyi biliyordum.

Kerem de bir anlığına bu duyguyu yaşasın istemiştim. Sevdiği kişinin onu sevmemesinin ne demek olduğunu hatta bir şanslarının olmayacağını bilmenin ne kadqr can yakıcı olduğunu bilsin istemiştim ama Asya düşündüğüm gibi davranmıyordu. Kerem'e karşı çok sıcakkanlıydı ve kimseyle olmadığı kadar onunla yakındı.

Yine de bir anlığına, ay tutulmasında Kerem Asya'nın gelmeyeceğinr inanmıştı ve o an olan üzüntüsü bile bana yetmişti. O günden sonra Kerem ile bir daha konuşmamıştım zaten. Onu gördükçe Derin'in o çöken hâlini hatırlarken onun yakınında duramazdım.

"Kerem'le olan sorunun ne bilmiyorum ama asıl sorunu kendinde arasan iyi olur gibi görünüyor. Anlaşılan kendinde bir hata buluyorsun ama Kerem'e yıkmak daha kolay geliyor." diyerek yanımdan hızlıca uzaklaştı Asya. Haklıydı.

Derin'i Kerem'e en başında söylemeliydim, böylece onu üzülmemeye ikna edebilirdi.

Ama onu hayata tutunduran kişi olmak istemiştim.

Ay tutuldu | TextingWhere stories live. Discover now