[7]

1.1K 182 220
                                    

[7]~"Hayatımda ettiğim en harika dans, aldığım en güzel öpücük, en mutlu olduğum an, bu an."

Bir çağrı.

Telefondan yükselen bir çağrı.

Yibo vücudunu sızlatan koltuğun üzerinde yatarken bu çağrı sesiyle uyanmıştı. Gözleri kapalı bir halde uyurken koltuktan aşağıya düşürdüğü telefonunu aldı ve kimin aradığına bakmadan aramayı cevapladı.

"Günaydın Yibo."

Bu keyifli sesi saniyesinde tanımıştı. Nasıl tanımayacaktı ki? Uyuyana dek, hatta uykusunda bile bu sesi dinlemişti.

"Bay Xiao?"

"Uyandırdığım için üzgünüm, ama aşağıya bakmalısın. "

Yibo yerinden fırlayarak balkonuna yöneldiğinde, bozulan dengesi yüzünden ayağını koltuğun ayağına çarpmıştı. Küçük bir acı çekme sesiyle seke seke balkona çıktığı sırada telefonun ucundaki ses dikkatli olmasını söyledi.

Aşağıda kendisini bekleyen kırmızı balonlara bakar bakmaz ağzından kaçan heyecan çığlığına engel olmayı çok isterdi, ama başaramamıştı. Büyük olanın kendisine gülümseyerek bakması heyecanını, göğsünün sol yanını yorarak çarpan kalbini hiç ama hiç iyi bir noktaya getirmemişti.

"Rüya görüyorum ben öyle değil mi?"

Sayıklar gibi sorduğu soruyla Zhan kaşlarını kaldırdı. "Rüya değil, fakat hazırlanıp aşağıya gelmezsen kısa süreli bir hayal olacak."

Bu lafı duyduktan sonra Yibo balkonu terk etti, koştura koştura banyoya kendisini attı. Dişlerini fırçalarken boğuk sesiyle büyük olandan hazırlanmak için 10 dakika istedi.

On dakika sonunda açık renk kot şortuyla ve balonlara eş renkteki tişörtüyle aşağıya indiğinde heyecandan eli ayağı titriyordu. Yüz kasları gülümsemekten neredeyse isyan eder hale gelmişti.

Hızlıca elinde balonlarla onu bekleyen adamın dibinde bittiğinde sanki bütün şehir onlar için dans ediyordu ve o dansın kuvvetiyle her şey sallanıp duruyordu.

"Başım döndü." Dedi eliyle başını tutarken. "Çok güzel, başımı döndürdü."

Zhan onun karışık saçlarının birazını alnından çekti. Yüzünde hiçbir duygunun ve anlamın tek başına yetmeyeceği kadar güzel bir ifade vardı. Yibo o ifadenin bir resmini çizmek istedi. Yapabilir miydi, bilmiyordu. Ama denemek bile bileklerini yoracağı en asil iş olurdu, buna emindi.

"Kahvaltı yapalım, sonra sen nereye gitmek istersen sana uyacağım."

Yibo eline tutuşturulan balonlara baktı. Teker teker saydı ve 19 sayısı onu gülümsetti. Zıplaya zıplaya, yanında yürüdüğü adam ile birlikte  evinin sokağını aştığında, Ezilmiş Petunyalar hanımefendi köşedeki dükkanından ona el salladı.

Sol kolunu abartıyla havaya kaldırıp elinde taze çiçek tutan kadına el sallandığında büyük olan onun bileğini tuttu. Göz göze geldiler ve Yibo alakasız bir şekilde onun saçlarının dağınık haline çok aşık olduğunu düşündü.

"Sol kolunu sadece benim için feda edecektin."

Yibo bunu anlamadı. Zhan onun bileğinde duran parmaklarını eline kaydırdı ve kendisininkine göre küçük olan parmaklara sıkı sıkıya tutundu. Gözleri ileriye bakıyordu. "Bu kol, benim en sevdiğim kolun. Başka şeyler için kullanma."

Küçük olanın tatlı kahkahasıyla birlikte yeniden göz göze geldiler. Zhan kaşlarını çatıyordu çünkü bilirsiniz, onun dilinden böyle laflar çıkmazdı. Kendisi bile şaşırmıştı.

Amélie'nin Öyküsü [Yizhan]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin