"Ne demek? '...Dünya'da değilsin.' Ne demek? Ben, ben neredeyim?"
"Potnovujya'dasın."
Silay daha da şaşırmış bir halde Beyaj'a baktı. Beyaj, Silay'ın yüzünü iki elinin arasına aldı.
"Şu an Potnovujya'dasın Silay Orenda!"
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
"Silay."
Burnuna değen bir şeyi eliyle kovaladı.
"Silay."
Sarsıldığını hissettiği zaman uykusundan uyanmaya başladı.
"Silay!"
Kulağına gelen tiz bir sesle kendine geldiğinde karşısında duran Eze'yi gördü.
"Neyse ki uyanabildin. Hadi kalk."
Başını yastıktan zar zor kaldırdı. Eze yere eğilip dün Silay'ın okurken farkında olmadan düşürdüğü kitabı zorla kaldırarak rafa koydu. Gözlerini tamamen açıp banyoya girdi.
"Bugün senin için bir balo düzenleniyor ve sen saat onbuçuğa kadar uyuyorsun."
Eze içeride kendi kendine konuşarak Silay'a kızıyordu. Yüzünü yakıp kuruladıktan sonra banyodan çıktı. Eze giysi dolabının karşısına geçmiş elbiseleri bir çıkarıp bir takmakla meşguldü. Bazı elbiseleri de yatağın üzerine koymuştu.
"Eze ne yapıyorsun sen?"
Eze, henüz ayılamamamış yarım gözlerle elbiselere bakan Silay'a döndü.
"Bir balo var. Hani senin için. Hani bu akşam. Hani dün benden yardım istedin. Hani ben de o yüzden sana elbise seçmek için uğraşıyorum."
"Bu elbiselerin hiçbiri bugünkü baloya uygun değil. Jemone'ye sana çok güzel bir elbise diktirmesini söyleyeceğim."
Başını yasladığı duvardan kaldırdı.
"Hayır Eze. Dolaptan bir elbise giyeyim işte."
Eze ona aldırmadan kapıya ilerledi.
"Olmaz."
Kapıyı kapatıp odadan çıktı. Silayoflayarak yaslandığı duvardan doğruldu ve üzerini değiştirdi. Hıçkıdık'ı alarak odadan çıktı. Daha önce koridorda hiç hizmetli görmezken bugün hizmetliler etrafta koşturuyordu. Arkasından ve önünden kendine doğru gelenhizmetlilerinarasındanzar zor ilerlerken şatoda da daha önce hiç olmadığı kadar çok ses vardı.