18. BÖLÜM: SON GÜN

96 43 31
                                    

Sabah gözlerini Hıçkıdık'ın sesi ile açtı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Sabah gözlerini Hıçkıdık'ın sesi ile açtı. Yataktan kalkmadan ona baktı. Yine her zamanki gibi hıçkırıyordu. Yataktan doğrulup ayağının altında kendisine bakan Hıçkıdık'a tekrar baktı. Küçücük burnu ve kocaman gözleriyle yine çok masumdu. Ona gülümseyerek ayağa kalktı. Banyoya girip yüzünü yıkadı. Havluya kuruladı ve banyodan çıkıp üzerini değiştirdi. Kıyafetleri dolaba koyduktan sonra odanın penceresini açıp içeriye giren temiz havayı içine çekti. Pencereyi kapatmadı ve tekrar banyoya girdi. Tarağı alıp saçlarını taramaya başladı. İçinde nedenini bilmediği bir mutluluk vardı. Dün gördüğü rüyayı hatırladı. Şatonun bahçesinde kocaman bir masa kurulmuştu. Burada tanıdığı herkes ve ailesi masaya oturmuş, hizmetliler de masaya dopdolu tabakları yerleştiriyorlardı. Rüyasını düşünürken yine rüyaya daldı.

O sırada, o anda aynada bir şeyi göremediğini sandı. Elindeki tarak kaydı ve yere düştü. Eğilip tarağa uzandı. Ancak hiç beklemediği bir şeyle karşılaştı. Az önce görmediği şey gerçekti.

"Hayır, olamaz."

Kıyafetin kolunu sıyırıp bileğine, hatta koluna bile baktı. İçindeki şaşkınlığın ve heyecanın verdiği etki ile banyodan çıktı. Odanın kapısını açmayı denedi ama kapı kilitliydi. Kapıya son hızla vurmaya başladı.
"Hey! Kapıyı açın! Kapıyı açın! Beni duyan var mı? Kapıyı açın!..."
Kapı birkaç seslenmeden sonra açıldı. Önünde iki nöbetçi vardı.

"Jemone'ye haber verin, yazılar silindi."

Askerler onun sözüyle bir saniye bile beklemeden aşağıya indi. Silay da Hıçkıdık'ı alarak koştu. Merdivenlerden inerken Jemone'yi nöbetçilerden biri ile konuşurken gördü. Jemone kendisini görünce hemen yanına geldi.

"Silay..."

Alelacele kolunu açtı.

"Yazılar silindi. Ne yapacağım?"

"Şimdi kahvaltını yap. Ardından Leta'nın yanına gidip son eğitimini alacaksın."

"Kahvaltımı mı yapayım? Y-yazılar silindi, s-savaş vakti geldi. Ben ne yapacağım?"

"Silay, sakin ol. Sadece sakin ol."

Gözlerini kapatıp derin nefes verdi.

"Tamam."

"Şimdi git ve kahvaltını yap. Sonra Leta'nın yanına gideceksin."

Jemone bunları söyleyip oradan ayrıldı. Silay için her şey çok ani olmuştu. Şatodaki herkes için büyük bir telaş başladı. Şatoda kalan herkes eşyalarını toplamaya başlamıştı. Hizmetliler bir o yana bir bu yana koşuyorlardı.

Yemek salonuna girip tabağındaki her şeyi acele ile yedi. Kahvaltıdan sonra Hıçkıdık'ı şatonun dışına bıkarmak istedi ancak bahçe çok kalabalıktı. Merdivenlerden inip yerden, avucuna sığdıralabildiği kadar ot topladı. Şatoya girip perduelflerin arasından zar zor geçerek merdivenlerden çıktı. Odasına girdi fakat kapıyı kapamadı. Hıçkıdık'ı battaniyenin içine koymadan, üzerine bıraktı. Otları yanına koydu. Elleri ilk kez titriyordu. Ayağa kalkıp açık kapıdan koridora baktı. Hıçkıdık yanına gelip ayağının dibinde Silay'a bakarak hıçkırdı. Silay yavaşça başını Hıçkıdık'a çevirdi.

DUVARLARIN ARDINDAWhere stories live. Discover now