Mutluluklar? / Chapter : 8

2.8K 269 19
                                    


♧ ♧ ♧

İnsanların beni nasıl gördüğü değil, önemli olan şey benim kendimi nasıl gördüğümdü.

Ve bu her zaman da böyleydi. Annemin ya da onun ailesinin beni sürekli olarak anormal olarak çağırmaları hiçbir zaman canımı sıkmamıştı fakat bunu sürekli başkalarına, beni tanımayan kişilere bu şekilde anlatmaları öfkelenmeme neden oluyordu. Kendime hakim olamıyordum, öfke kontrol sorunum vardı bu bir gerçekti, fakat beni sakinleştirmek yerine sürekli öfkemi körükleyerek daha beter duruma girmemi sağlıyorlardı. Normal olmayan onlardı, ben değil. Beni de aralarına alıp kendi çocuklarına davrandıkları gibi davranabilirlerdi Teyzelerim, kuzenlerim.

Beynim de birkaç tahtam eksik olabilirdi, hadi ama, bütün gençler böyle değil miydi ki zaten.

Korku nedir bilmeyebilirdim, şimdi olduğu gibi çatıya çıkıp aşağıya doğru düşme ihtimalimi düşünmeden sarkabilirdim, bir kediyi kurtarmak için. Belki de bahaneydi bu, kendimi de aşağı atmak aklımdan geçmiyor değildi. 

" Ahn Miryo! "

Adımın çağrılmasıyla tüm dikkatimi dağıtarak bana aşağıdan seslenen üvey abilerime döndüm. Elleriyle başını tutan Chanyeol'un gözlerinde ki korkunun binde biri bile bende yoktu, bunu tuhaf karşıladıklarını biliyordum, ama zamanla alışacaklardı.

" Düğün günü başımıza bir iş açacağını biliyordum. " İkizlerden Sehun, suçlayıcı bir şekilde parmağını bana uzatarak bağırıyordu.

" Yukarı baktığım da bile midem bulanıyor. " Luhan kusmak için bir yer ararken bende onlara bakmaya devam ediyordum. Bulunduğum yerden ne kadar da ufak görünüyorlardı. Üç katlı bir evin çatısında bulunduğum içinde olabilirdi elbette. Evleri neden bu kadar büyüktü? Yoksa başka çocuklar yapmayı mı planlıyorlardı?

" Buna asla izin vermem. " Bir an için çatıya çıkan kedim Gado'yu unutarak hızla ayağa kalktım.

" Seni gerizekalı! Ayağa niye kalkıyorsun?! "

En büyük abim olacak Minseok elinde ki beysbol sopasını bana doğru sallamaya başladı. Arka bahçede olduğumuz için oluşan kargaşaya tanık olan başka kimse yoktu. Düşeceğimden dolayı hepsi endişeyle bakıyordu. İki kişi hariç. Benden nefret ettiğini her zaman dile getiren Baekhyun ve  Yifan. Baekhyun'u anlamıştım ama Yifan niye ifadesiz duruyordu ki?

" Hazır çıkmışken kendini aşağıya at da düğün iptal olsun. "

Baekhyun'un oldukça ciddi söylediği şeye karşı kardeşleri susmaları için ağzını kapatıp onu iteklemeye başladı.

" Gado! "

Lanet, huysuz kedimi beni tırmalamasını umursamadan kuyruğundan tuttuğum gibi hızla kendime çektim. Aslında, Baekhyun'un söylediği şey kulağa cidden mantıklı geliyordu. Buradan  kendimi atsam en büyük ihtimalle, yatağa mahkum olarak kalırdım.

" İnmeyi düşünüyor musun? "

Çatının küçük kapağı açıldığında Jongin'in kafası ortaya çıktı. Benim aksime gülüyordu ve çocukların aksine benim bu durumlarıma alışık olduğu için oldukça sakin duruyordu.

" Hayır dersem? " Tek kaşımı kaldırarak sordum, Gado üzerimde tepinirken.

" Saçlarından sürüklerim, biliyorsun. "

" Parmaklarını kırarım, biliyorsun. "

" Of, hadi seni bekleyemem daha fazla. " Elbette, ona fazla zarar veremeyeceğimi bildiği için benimle bu kadar rahat konuşabiliyordu. Başının üstünde tuttuğu kapağı tüm gücüyle iterek bir basamak daha çıktı yukarı. " Hem sen buraya nasıl çıktın? Evdekiler bile çatıya nerden çıkılacağını bilmiyor. "

She is a Rainbow. / OMS / (✓)Where stories live. Discover now