FLASHBACK /Chapter : 34

1.9K 185 49
                                    

FlashBack
Chapter: 34

Multimedia: Ahn Taehyun'un ölüm sahnesi, Seo Jung Hoo'nun dövüldükten sonraki hali..
Not: Açıkcası hikayeye bu kadar bağlanan ve seven kişileri gördükçe o kadar çok mutlu oluyorum ki anlatamam. Bir süredir yorumlara cevap veremiyorum kusura bakmayın, bayağı yorgunum iş yüzünden çünkü. FlashBack'ler hemen bitsin de artık sonuca gelelim diye çok fazla ayrıntıya girmeden anlattım. Takıldığınız biryer olursa çekinmeden sorun.

Fotoğraf görünmüyor muu?? Biri söylesin. 

♧♧♧

Ahn Miryo, bundan sonraki hikayeyi başlatan kişiydi.
Ahn Miryo, Aslanı uyandıran kişiydi.
Ahn Miryo, babasının tek katiliydi, belki de..

Ahn Taehyun, karşısında son derece sakin ve yüzünde ki alaycı sırıtışla duran adama karşı hiçbir şey yapamama ihtimalini aklından çıkarmak istiyordu. Aklından bir an önce çıkarmak, masanın üzerinden atlayıp ağzını burnunu kırmak istiyordu sadece. En yakın arkadaşının intikamını almak istiyordu. Karısıyla yatmasının hesabını sormak istiyordu. Kızının ve Junghoo'nun hayatını daha bu yaşta çekilemeyecek hadde kadar getirmesinin hesabını sormak istiyordu. Tüm kemikleri kırılana kadar dövmek istiyordu onu sadece. Ama yapamazdı..

" Sang Kyung için gerçekten üzüldüm. İntihar edeceğini tahmin etmezdim. “

Ahn Taehyun yumruklarını sıkmayı bir süre daha sürdürdü. Bundan başka yapabileceği tek şey konuşmaktı sadece. Fakat ağzını açabilse söyleyeceği şeylerin hepsi uzunca bir küfür olacaktı.

Hapiste o sabah intihar eden arkadaşını kurtarabilmek adına doğru düzgün birşey yapamamıştı. Topladığı tüm deliller karısı yüzünden teker teker yok olmuştu. Bunu nasıl yapabilmişti?

“ İntihar olduğundan şüpheliyim. “

“ Nasıl? “

Kim Ji Hoon'un yüzünde ki sırıtış biraz daha kulaklarına doğru çıktı. Alay ettiği bariz olmasına rağmen Ahn Taehyun yinede hiçbirşey yapamıyordu. Onun şirketinin içindeydi ve her tarafta adamları vardı. Ne yapabilirdi ki? Ahn Taehyun ne yazık ki kendi küçük kızı kadar bile cesur biri değildi.

" Kendini asmak için kullandığı ip çamaşır ipinden farklıydı. Bir halattı. Hücrelerin içine halatın sokulmasına izin verileceğini de sanmıyorum. “

Ahn Taehyun, Kim Ji Hoon'un yüzünde ki değişen ifadeye karşılık yinede öfkesini yatıştıramadı. Seo Sang Kyung, Junghoo'nun babası ve onun en yakın arkadaşı kesinlikle intihar etmemişti, intihar süsü verilerek öldürülmüştü. Bunu anlamayacak bir savcı ya da hakim olduğunu da sanmıyordu. Hepsi Kim Ji Hoon ve arkasında ki en güçlü isim Nam Jin Sook'un işiydi.

Tüm devlet adamlarının korktuğu tek isim, Nam Jin Sook. Kore'nin en büyük yer altı Mafyalarından tek isimdi ve Ahn Taehyun kendine itiraf etmek istemese de bu işin içine bulaştığı için epey korkuyordu. Hoşlarına gitmeyecek herhangi birşey yaparsa, kendi canından çok Miryo'ya birşey olma ihtimalinden korkuyordu.

" Kurguladığınız bu intihar numarasına ne kadar para döktünüz? “

Taehyun, yanında taşıdığı çantanın içinde bulunan belgeleri masanın üzerine gelişi güzel fırlattı. İçinde, Sang Kyung'ın kendini astığı halat, çıktığı sandalye ve bulunduğu tuvaletin resimleri, onu bulan mahkum ve gardiyanların polis kayıtları ve hastane otopsi raporları vardı. Ji Hoon kısa bir göz gezdirmeden sonra yeniden Taehyun'a döndü ne diyeceğini bilemez şekilde. Yüzü ifadesizliğini bir süre daha korudu. Fakat o da çok iyi biliyordu ki bu kayıtların hiçbiri bir işe yaramazdı.

She is a Rainbow. / OMS / (✓)Where stories live. Discover now