2

10.6K 736 69
                                    

Draco görkemli Hogwarts Trenine bakarken heyecanlı bir nefes verdi.

Üzerinde adının kazılı olduğu bavul ilk kez bu kadar hafif geliyordu, sanki her şey oraya dönmesi için hazırdı. İnsanların kendisine dönen bakışlarına ve adının geçtiği fısıltılara rağmen.

Boş bir kompartıman ararken istemsizce gülümsedi. Siyah takım elbisesini çıkartmıştı, her zamankinden daha çok yasta gibi görünüyor olsa da yeşil bir kazak giymişti.

Sonunda bulduğu ilk boş yere kendisini atıp bavulunu yerleştirdi. Oturup hareketlenmeyi beklemeye başlarken uzaktan görünen annesine el sallayıp gitmesini gösteren bir hareket yaptı.

Bu senesinin nasıl geçeceğini merak etmekten başka bir şey düşünemiyordu. Eski arkadaşlarıyla araları nasıl olacaktı? Onlar da Draco'yu başarısız bir suçlu olarak mı görecekti? Ya okul içinde kendisine zorbalık etmek isteyen olacak mıydı?

Peki olursa kendisi ne yapacaktı? Yine birilerine saldırır mıydı? Ya da öylece durup üzerine gelecek uğursuzluk büyülerini, hatta daha fazlalarını mı beklerdi?

Tek yapması gereken beklemekti, bir sene önceki Draco değildi. Eskisinden çok daha yalnızdı, yüzü bile daha kötü görünüyordu ama o aptal çocuk değildi. İçten içe korktuğunu bildiği, yatağında sessizce, belki bir banyoda yüksek sesle ağlayan o çocuk değildi. Artık kim olacağına kendisi karar verecekti.

Aniden açılan kompartıman kapısıyla yana döndü. İçeri kafasını sokan kıza bakarken yutkundu. Hermione Granger kendisini gördüğünde gözlerini açarak şaşırdığını belli etti.

Muhtemelen genç Ölüm Yiyen'i tekrar Hogwarts'ta görmeyi kimse beklemiyordu.

Kız hiçbir şey demeden açılan ağzını kapatıp sakince dışarı çıktı. Kapının kapanma sesi boş kompartımanda çınladığında, Draco farkında olmadan doğrulduğu koltukta tekrar yayıldı. Derin bir nefes verirken Altın Üçlünün kalanının da Hogwarts'ta olup olmadığını merak etti.

To Be So Lonely / ❝Drarry❞Where stories live. Discover now