35

4.9K 526 108
                                    

Draco birkaç dakika boyunca mektubu okumaya devam etse de, neler olduğunu anlayamadı. Ellerinin titrediğini hissetti, boğazı kuruduğunda yutkundu.

Anladığı tek şey Blaise'in kendisinden habersiz kendisini ilgilendiren bir şeyler yaptığıydı. Bu yüzden hızla ona döndü, garip davranışlarından bunu beklediği zaten belliydi."Neler oluyor?" Sert sesiyle sorduğu soru yanlarındaki birkaç kişinin onlara dönmesini sağlasa da umrumda olmadı.

"Efendim?" Kaşlarını çatarak elindeki mektubu salladı. "Bilmiyormuş gibi yapmaya kalkma, neden bahsediyor? Benden habersiz ne yaptın?"

Blaise ağzındaki lokmasını yutarak "Tamam, sakinleş," dedi. "Gerçekten kötü bir şey yapmadım." Sonra emin değilmiş gibi birkaç saniye etrafına bakındı. "Yani s-sayılır."

Draco sinirle "Blaise!" dedi. Çocuk dudaklarını yalayarak etrafa bakındı. "Başka bir yerde konuşalım mı?" Draco ona öylece bakınsa da birazdan çileden çıkacağını düşünerek ayağa kalktı, bunun burada olmaması en iyisiydi. İlerleyip Büyük Salonun kapısından çıkarken Blaise'in arkasından geldiğini duyabiliyordu. Umuyordu ki buradan boşuna çıkıyordu, çileden çıkacağı hiçbir şey olmamıştı.

Onunla bahçeye çıktıklarında herkes kahvaltıda olduğu için boş görünen yerlere bakıp bir ağacın yanına yürüdü. Kollarını göğsünde bağlayıp onu dinlediğini belli etti. Çocuk sıkkın bir nefes vererek "Bak, öncelikle tek amacım annenin seni Hogwarts'tan ayırmamasını sağlamaktı." dedi.

Draco gözlerini kapatarak sinirli bir nefes verdi. "Biraz daha anlatmayacak olursan sen Hogwarts'tan ölerek ayrılacaksın."

"Tamam... Sen benim yazmamın bir işe yaramayacağını söylediğinde hak verdim, sonuçta ben de pek iyi tarafta sayılmam." Bakışlarını etrafta gezdirdi, Draco gözledini kırpmadan onu izliyordu. "Sonra hem iyi tarafta, hem de annenin güveneceğinden emin olduğum birini düşündüm. Aynı zamanda yazmayı kabul edecek biri olması gerekiyordu, senden nefret etmediğini bildiğim biri olmalıydı..."

Draco yaslandığı ağacın gövdesinden doğrulurken kollarını çözdü. Gözleri kapanırken "Kim... Anneme kim yazdı?" dedi. Oysa sormasına bile gerek yoktu, Blaise'in aklına gelecek ilk kişiyi tahmin edebiliyordu.

Çocuk çekingence "Potter..." dedi. "A-ama Draco, sizin arkadaş olduğunuzu biliyordum. Sizi sarılırken görmüştüm! Sonra, onun aptal hırkasını giyip duruyorsun, sürekli Astronomi Kulesine gitmeye devam ediyorsun. Artık peşinden gelmiyorum ama onunla buluşuyorsun işte. Muhtemelen o seni arkadaş gibi görüyordur diye düşündüm, elbette bir de onu zorla öptün ama... "

Draco ne düşünmesi gerektiğine bile karar veremiyordu, tepki verebilecek durumda değildi. Blaise bunu yanlış anlayarak endişelendi. "Bana kızma, sadece gitmeni istemiyordum Dray. Hem o da kabul etti, hiç hayır demedi."

Sonra Draco aklına gelen şetle "A-annem neden bahsediyordu?" dedi. "Onların anlamadığı bir şey olduğunu yazmıştı."

Blaise kafasını sallayarak "Tamam, bu kötü bir şey yapmadım sayılır, kısmı." dedi. "Senin onunla öylece arkadaş olduğuna inanmayacağını düşündüğüm için ona ayrı bir mektup da ben yazdım, s-sevgili olduğunuzu söyledim. Potter da bozuntuya vermeden mektubunu yazdı."

-

Evet etikette hak ettigimiz yere,, diplere donduk #coksukur

To Be So Lonely / ❝Drarry❞Where stories live. Discover now