9

6.8K 605 50
                                    

Draco biraz sonra yeniden ona seslenerek "Neden böyle yapıyorsun?" dedi.

Potter kendisinin sesini duyduğunda sakince doğruldu, Draco bir an duraksasa da onu taklit edip oturdu. "Sana söyledim, hiçbir şey yapmıyorum... Sen yapıyor musun?"

Draco ona bakarken safça kafasını iki yana salladı, onun yüzündeki bakışları kendisinde dolanırken sıkıca tuttuğu sol bileğine indi.

İşte Draco bundan korkmuştu. Birkaç dakikalığına da olsa yanında olan bu çocuğun, sol koluna bakıp ne yaptığını fark etmesinden... O kadar yalnızdı ki ondan bile medet umuyordu.

Ama Potter hiçbir şey yapmadan yutkundu. Ayağa kalkıp kendisine uzandı, tam sol kolundan tutup kendisini de ayağa çekti. Draco onun bilerek mi tam oradan tuttuğunu anlayamadı.

Draco teninin soğuktan kıpkırmızı olduğuna emindi ama onun bu yüzden yerdeki hırkayı alıp beceriksizce, hatta utangaç bir tavırla kendisinin eline tutuşturacağını tahmin edememişti.

Gitmek için bir iki adım attığında Draco onun arkasında elindeki hırkaya bakıyordu. Sonra arkası dönük çocuğun durduğunu hissedip ona baktı. Potter sakin sesiyle "Bana her işaretli diyene dönüp baksaydım önümü göremezdim." dedi. Sonra gitti.

Draco olduğu yere tekrar çökmek istemeden çıkışa yürüdü, elindeki hırkayı giymeden baktı. Kırmızı hırkanın birkaç yerinde leke vardı, belki de üzerinde yemek dökmüştü. Draco farkında olmadan "Beceriksiz..."diye mırıldandı. Yine de yutkunup hırkayı giydi, üzerine biraz büyük olmuştu.

Kırmızı lekeli hırkası, kızarık olduğuna emin olduğu yüzü ve karışık saçlarıyla merdivenleri inmeye başladı. Asasını bile almayı unuttuğunu ancak fark etti.

Sonunda Ortak Salonu geçip yatakhanesins tekrar vardı, yatağına yatmasına rağmen hırkayı çıkarmadı. Kapanmak üzere olan gözleri tekrar tavanı bulurken uzun zaman sonra acıktığını hissediyordu.

To Be So Lonely / ❝Drarry❞Where stories live. Discover now