12

970 54 33
                                    

Minho elinde his etiği sıcaklıkla gözlerini araladı pür dikkat ona bakan sevgilisiyle göz göze gelince suratında oluşan gülümseye karşı koyamadı. Kibum onun elini öpücükler konduruyordu.
"Eline ne oldu minho?" Diye sordu sonunda dayanamayarak minhonun ondan bir şeyleri saklaması kibumu delirtiyordu.
"Hi-hiç bir şey kaza iste." Dedi minho elini kibumdan çekerken.
"Bana yalan söyleme minho. taemin anlattı."
"Kibum şu an tam uyanmamış olduğumun farkındasın değil mi?"
"Evet o yüzden bastırıyorum uyanınca güzel bir yalan uyduracaksın sonuçta."
"Ne anlattı o taemin sana? Şimdi sorarım ben ona!" Diyerek yataktan kalkmaya çalıştı minho kibum omuzlarına bastırarak geri yatırdı.
"Yatağında başka bir adamın ismini anma bir daha."
"Kibum sen manyak mısın? Hem ilk sen andın!"
"Öyle mi yaptım?"
"Evet."
"Nasıl özür dilememi istersin peki?" Dedi kibum pis pis sırıtarak. Minho uykusunun o anda tamamen kaçtığını fark etti.
"Değişik şeyler isteyebilirim."
"Ne istersen minho..." Minho aklına gelenle yutkunup kibuma baktı kibum onun bakışlarındaki soruyu cevapladı. "Evet ne istersen."
Minho şu an ilişkilerinde yeni bir çizgide olduklarının farkına varmıştı ve kibum bu çizgiyi geçip geçmemeyi tamamen minho ya bırakıyordu.
"Ben çok şey istiyorum kibum ama acele etmekten korkuyorum." Dedi minho kısık bir sesle kibumun gözlerine bakarken. Kibumda görmeye alışkın olmadığı bir sinir görünce ise yatakta geriledi istemsizce.
"Evet altı yıl! Çok erken! Beklemeliyiz bence de bir altı yıl sonra yan yana uyuruz sonraki altı yılda da hafiften ellemeye başlarsın yavaş yavaş gidelim haklisin ne kaybedeceğiz ki sanki? Haklisin!" Kibum tüm siniriyle ayağa kalkıp arkasını döndü. Minho o anda onu tutup yatağa çekti üstüne geçip kibumun onu itmeye çalışan güçsüz kollarını umursamayıp dudaklarını birleştirdi. Kibumun onu iten elleri biraz yavaşlamışsa da durmamıştı minho kendini ona daha da bastırıp ellerini engelleyecekti ki kibumun sertliğini hissedince sırtından bir ürperti geçti ayni anda kibumun elleri de onu itmeyi bırakmıştı. Dudakları ayrıldığı gibi minho pijamasının üstünü çıkardı ve kibumunkini çıkardı önünde duran vücuda bakmaktan kendini alıkoyamadı. Kibum elini onun suratına koyarak bakmamasını söyledi.
"Bakmadan nasıl yapabilirim kibum?"
"Körler nasıl yapıyor?"
"Kibum!"
"Tamam bak ama öyle bakma."
"Nasil bakiyormusum?"
"Hafıza testinde beni soracaklarmış gibi minho tanıdık geldi mi?" Minho onun iğnelemesini kıkırdayarak cevapladı. Kibum elini çekerek onun tekrardan kendisini görmesine izin verdi. Minho gözlerini onun gözlerinden ayırmadan eğilerek göğsünü öptüğünde kibum gözlerini kaçırdı.
"Bana bakmanı istiyorum kibum gözlerime bak." Kibum yutkunarak da olsa minhonun dediğini yaptı su an ona karşı gelmesi imkansızdı.
"Eyvah kapı... Ya biri gelirse?" Dedi minho endişeyle kibum ise gülerek kendisinin çoktan kilitlediğini söyleyince minho iste benim sevgilim diyerek kibumun boynuna gömüldü. Kibumun o odaya ne amaçla girdiği herkes tarafından anlaşılmış oldu...
----
"Taemin!"
"Efendim jonghyun?" Dedi taemin joghyuna doğru koştururken sesi sinirli geliyordu jongjyun un.
"Bu salaklar hala uyanmadı mı? Ben acıktım daha fazla bekleyemeyeceğim. Gelmeyeceklerse biz ikimiz yiyelim."
"Açken her zamankinden daha sevimli oluyorsun jonghyun."
"İyi de ben hep açım taemin? Ayrıca sevimli ne ya? Kedi mi seviyorsun?"
"Ne dememi istersin prensim?"
"Seksi falan diyebilirsin gayet."
"Öyle olsan öyle derdim." Jonghyun taemin in hakareti karşısında çenesi şaşkınlıktan yere düşecekti.
"Ben seksi değilim öyle mi?" Taemin in kıkırdadığını görünce tekrardan sinirlenen jonghyun minho nun odasına yürüyüp kapıyı açmaya çalıştı.
"Bu kapı niye kitli lan!" Taemin jonghyun un ağzını kapatıp onu susturma görevini yerine getirdi.
"Çocukları utandıracaksın jonghyun."
"Çocuklar? Oha! Sevişiyor musunuz lan! Sabah sabah? Siz kafayı yemişsiniz. Cidden bak." Jonghyun bir anda söylenmeyi kesip önünde onu susturmaya çalışırken kapıyla kendisi arasında sıkışmış olan taemine baktı. Dudaklarıyla taemin in dudaklarını kapattı. Taemin sanki ne zamandır bunu bekliyormuş gibi karşılık verince öpüşünü derinleştirdi. Taemin in kafası kapıya vurmasın diye kolunu onun başının arkasına koydu.
"Abi kapımızda yapiyorsunuz ya? Gidin odanızda yapın ne yapacaksanız!" Minhonun sesiyle jonghyun taemini kucakladığı gibi odaya yürümeye başladı. Taemin başını kaçırmaya çalıştıkça jonghyun daha derin öpüyordu. Taemin dudağını ayırabildiği an nefeslendi. Jonghyun o anda yanağını öpmekle meşguldü.
"Jonghyun dur. Hem aç degil miydin?"
"Senin için yemekten vazgeçiyorum be lanet herif daha ne istiyorsun?" Taemin gülerek kafasını geriye attı. Jonghyun o anda odaya girmiş ama öylece duruyordu. Taemin merakla ona baktığında jonghyun un ondan izin beklediğini fark etti. Kollarını jonghyun un boynuna dolayıp basını salladı.
"Eminim çok zevkli olacak."
"Ah ona şüphen olmasın." Dedi jonghyun kahkahasıyla beraber taemini yatağa bırakırken. Kendi de onun üzerine uzanacakken taemin onu durdurdu.
"Yine ne var taemin kendini hazır mi hissetmiyorsun?"
"Hayır kapıyı kilitlemedik." Jonghyun onun lafıyla sırıttı.
"Ben kapı kilitlemem hayatim isteyen izleyebilir."
"J-jonghyun." Dedi taemin tüm sokuyla. Jonghyun tshirtunu çıkarttığında ise aklında ne kapi kalmıştı ne kendi adı.
-----
Kibum elini yastığın altına sıkıştırarak minhonun uyuyan suratını izledi. Gözü dudağında takıldı öperken patlatmıştı. Minho fark etmeden onu öpmeye devam edince girdiği şoku hatırlayınca sırıttı. Parmağının ucunu minhonun dudağında gezdirdi. Ayni anda üşüyen ayaklarını minhonun ayaklarıyla ısıtıyordu. Minho onun parmağını öperek uyandığını belli ederken kibumda onun çıplak omzunu öptü.
"Dudağın patlamış minho."
"Evet dokununca sızladı. Uyurken ısırmışımdır belki."
"Şey aslında birazcık ben yapmış olabilirim."
Minho kaslarını çattı.
"Neden ben uyurken dudağımı patlatasın ki?"
"Minho beni delirtmek mi istiyorsun?" Dedi kibum sinirle. " helalde sen uyurken yapmadım."
"Ne zaman yaptın peki?" Minho merakla kibumun suratına baktığında hafif kızaran bir yüz görünce sonunda anladı. "Haa şey o. O zaman mı oldu? Yani hiç fark etmedim. Nasıl fark etmem? Ve bu seni neden bu kadar mutlu ediyor?”

“hiç fark etmedin minho o kadar kaptırmış olman…”

Minho utandığını fark edince işi alaya vurdu.

“oturup seks değerlendirmesi mi yapacağız kibum? Daha anca öğlen olmuş. Tüm gün yatakta mı duracağız ayrıca?”

“utanma minho sen utanınca ben de utanıyorum.” Dedi kibum elleriyle yüzünü kaparken.

“üstüme atlarken utanmıyordun ama?” dedi minho kahkaha atarak. Kibum gözlerini şaşkınla açmış tüm sinirini minhonun kolundan çıkarıyorken hesap sorar.

“ne demek üstüne atladım?”

“ne yalan mı?”

“salak!” dedi kibum yataktan kalkmaya çalışıyordu minho onun ayağına kendi ayağını dolayınca da kibum kendini minhonun üstünde buldu.

“bak yine üstüme atladın.”

“minho kafanı kıracağım gerçekten!”

“ben kalbimi sana vermişim kibum kafamı kırmandan korkacak değilim.”

“romantizmden öleceğiz.” Dedi kibum dalga geçiyordu ama minhonun söyledikleri de hoşuna gitmişti hani.

“hadi bir tur daha.” Dedi minho kibumun dudağını öperken.

“hani erkendi?”

“bir kere deneyince bırakamıyormuşsun.” İkisi de kahkaha attılar. Kibum onun göğsüne vurarak salak dedi başını vurduğu göğse koyup altındaki bedene sarılınca da minho onun o güzel kokan saçlarını öptü. Bir tur daha yapmayacaklardı belki ama şu an da çok mutluydu zaten.

BİR KAÇ HAFTA (jongtae)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin