11

1K 52 18
                                    

Minho, yunhee annenin hazırladığı sofraya otururken yaptığı stresi çok manasız buluyordu fakat bir türlü mani olamıyordu. Kibum un ailesini ilk defa görüyor değildi hatta ilk defa gördüğünde bile bu kadar heyecanlandığını hatırlamıyordu. İçinden kendini sakinleştirmeye çalışırken kibum un ellerinin titrediğini fark etti. O an endişelendiği konu tamamen değişti.

“kibum?”

“iyiyim minho biraz güçten düştüm sadece.”

Minho o an onun elindeki kaşığı alıp kibumu kendi yedirmeye başladı. Sofrada ne ararsan vardı. Yunhee hiçbir şeyi esirgememiş sofrayı donatmıştı.

“saçmalama minho sen kendi yemeğini ye ben yerim.”

“kes sesini ve ye.”

Kibum onun sert sesiyle sinip ona uzatılan kaşığa ağzını açmaktan başka bir şey yapamadı. Ananesi bu duruma gülümserken annesi suratını asıp minhoya çıkıştı.

“oğlumla bir daha öyle sert konuşmanı istemiyorum bay mafya.” Dedi yunhee o an sert bir ses tonuyla. Kibum annesine söylenmeye başlarken ananesi de kızına sert bakışlar atıyordu. Minho boğazını temizleyerek dikkati kendine çekti.

“yunhee anne haklı o kadar sert çıkışmamalıydım özür dilerim kibum.”

“minho hayır ne özrü? Anne!”

O anda annesi kahkaha atıp minho ya sarılınca sofradaki herkes şoka girmişti.

“ne var ben şaka yapamaz mıyım? Ve minho artık sende benim oğlum sayılırsın bunu zaten söylemiştim ama o anın verdiği etkiyle falan demiş değilim gerçekten kibumdan bir farkın yok artık benim için bunu bil istiyorum tamam mı oğlum?”

Minho başını sallamaktan başka bir şey yapamamıştı. Ne demesi gerekiyordu ki şimdi? Kibum onu kurtardı.

“anne bu bizi kardeş yapmıyor değil mi? Minho ya ne gözle baktığı mı biliyorsun.” Kibum un lafıyla herkes kahkaha atmaya başlamıştı. Minho kibumun elini avucuna alıp öptü.

Yemek bitince yunhee ve minho kibum un bavulunu toplamaya başladılar.

“onu yine götürdüğüm için üzgünüm yunhee anne ama bu sefer daha sık geleceğiz söz veriyorum.”

Yunhee ona gülümseyip saçlarını karıştırdı.

“önemli olanın mutlu olmanız olduğunu anladım minho nasıl mutlu olduğunuz umurumda değil artık. Evlenmek istiyoruz deseniz yasalara karşı çıkar sizi bu ülkede evlendiririm o derece destekçinizim. Ama sık gelirseniz mutlu olurum.”

Minho kahkaha attı.

“tabii geliriz.”

“bende kibumun odasına çift kişilik yatak alayım bari.”

Minho o an nefesini yanlış boruya yollamış boğulma tehlikesi ile öksürmeye başladı. Yunhee kıkırdayarak oğlunun eşyalarını yerleştirmeye devam etti.

Kibum minhonun arabasına binmiş annesine ve ananesine el sallayarak kemerini takarken minhoda arabayı çalıştırmıştı. Sonunda yola çıkmışlardı. Kibum pür dikkat minhoya bakıyor minho öyle araba kullanmaya çalışıyordu. En sonunda canına tak edince frene abandı araba hızlı durunca kibum kemerini takmamış olsa neler olacağını düşündü. Arkadaki arabalar onlara korna çalarak geçiyorlardı.

“minho ne yapıyorsun? Yolun ortasında duruyoruz!”

“daha ne kadar sen bana öyle bakarken araba kullanabilirim kibum kaza yapmaktansa böyle dururum daha iyi.”

BİR KAÇ HAFTA (jongtae)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin