3

1K 68 24
                                    

Taemin artık neden kaçırıldığını sormaktan vazgeçmiş çünkü büyük ihtimal onları kaçıran şapşallarda neden kaçırdıklarını bilmiyordu. Jonghyun bir ara ona onlardan para alıp almadığını sorunca anlamıştı bunu. Sadece ablasının dediğini yapmıştı o kadar. Beraber bir iki gün geçirmişlerdi. Taemin onlara iyice alışmıştı. İyi insanlardı onu kaçıranlar. Aç kalmıyordu jonghyun ona odasını vermişti.  Kendini zoraki bir tatile çıkmış gibi hissediyordu tek sıkıntısı onu merak eden insanlardı. Acaba hayranları kaçırıldığını biliyorlar mıydı?  taemin in düşünceleri alt kattan duyduğu bağırışlarla kesildi. Koşmaya başladı jonghyun a ya da çocuklara bir şey olmuş olmaması için dualar etti. Aşağı kata vardığında jonghyun un elindeki pense ile önünde oturan adamın ağzına girmiş olduğunu gördü. Taemin onun dişini çektiğini anlayınca midesinden yukarı doğru çıkan hisse mani olamadı. Lavaboya koştu. Kibum hemen yanına gelmişti.

“tae iyi misin?”

“ben sizin böyle şeyler yapabileceğinizi düşünmemiştim. Jonghyun o adama ne yapıyordu öyle? Ah lanet olsun!”

“taemin bana bak.” Dedi kibum onu kendine çevirirken. “biz mafyayız ve seni kaçırdık farkındasın değil mi? Sana belki bir iki gün iyi davrandık ama songdam gelince sana neler yapacağız bilmiyoruz. Belki aynısını belki daha kötüsünü biz buyuz taemin bizden kahraman çıkarmayı düşünme.”

“ya da bizi değiştirmeyi falan, kibum sen dışarı çık.” Dedi jonghyun kibuma bakarak. Taemin onun ne zaman oraya geldiğini fark etmemişti. Kibum hızla banyodan çıktı. Taemin jonghyunun bakışlarıyla birkaç adım geriledi. Lavaboya dayandığın da jonghyun önündeydi. Taemin onun yakınlığıyla sarsılmış fakat bir yere kaçamayacağının farkında yutkundu. Jonghyun elini taemin in beline koydu ona tutunarak gülmeye başlayan jonghyun a korkarak baktı taemin.

“seni şimdi anladım.” Hala gülüyordu. “benden hoşlanıyorsun değil mi taemin?”

“ne hayır!” dedi taemin öyle ani reddedişiyle jonghyun daha da gülmeye başladı.

“demek benden hoşlandığın için sürekli en harika şeymişim gibi bakıyordun. Özelliklede gülerken. Gülüşümü mü seviyorsun?”

Taemin her şeyi o kadar mı belli etmişti yani. Dizilerde hoşlanılan kişi bunu en son anlayan kişi olmaz mıydı? taemin dizi sektörünün beş para etmez aptal şeylerden oluştuğunu şu an fark ediyordu bir daha asla izlemeyecekti. Daha kendi bile tam kabullenmemişken jonghyun ondan hoşlandığını anlamıştı işte.

“yok öyle bir şey.” Dedi taemin inatla inkâr ederse jonghyun elinde sonunda vazgeçecekti.

“peki şimdi seni öpsem?”

“asla!” jonghyun artık taemin in her tepkisine kahkahalarıyla karşılık veriyordu.

“gülüşümden başka neyimden hoşlanıyorsun?”

“hiçbir şeyinden!” dedi taemin kendiyle dalga geçilmesinden nefret ederdi. Jonghyun taemin in sesinin tonundan hiç hoşlanmamıştı. Gülümsemesi suratında dondu. Sinirle taemin in dibine girdi tam kulağının dibine.

“bir daha bana sesini yükseltme. Tamam mı? Benden hoşlanıp hoşlanmaman ablamın çorabını kaybetmesinden bile daha önemsiz bir olay inan bana. Umurumda bile değil. Ama bana o sesini bir daha yükseltirsen canını yakarım anlatabiliyor muyum? Ablamın dönmesine daha bir hafta var bir hafta boyunca bana katlanamazsın. O yüzden uslu ol tamam mı?”

Taemin başını salladı. Jonghyun onun omzunu patpatlayıp ondan uzaklaştı.

“bu akşam sevgilim gelecek belki seni başka bir odaya taşıyabilirim taemin.” Dedi jonghyun banyodan çıkarken. Taemin boğazında olaşan tatsız hisse bir isim verememişti. Sevgilim gelecek mi demişti jonghyun? Sevgilisi mi vardı yani? Musluğu açıp kafasını suya soktu. Bu rezil duruma nasıl düşmüştü anlam veremiyordu.

BİR KAÇ HAFTA (jongtae)Where stories live. Discover now