14

884 56 57
                                    

Jonghyun yediği tokatla sinirlenmiş ablasına ateş atan gözlerle bakmıştı.
"Ne yaptığını sanıyorsun songdam?"
"Seni adam etmeye çalışıyorum ama olacak gibi değil. Senden adam olmayacak jonghyun."
"Yine ne yapmışım!"
"Taemin i mi kaçırdınız lan? Bir gidiyorum ülkeyi sallıyorsunuz. Ben bir tatil yapamayacak mıyım? Birde ben ne yaptım diyor. Daha ne yapacaksın pezevenk?"
"Doğru konuş benimle!"
"Konuşmazsam ne yaparsın lan?"
Jonghyun sinirden suratının ısındığını hissediyordu tam ablasının üstüne yürüyecekti ki belinde hissettiği elle olduğu yerde kaldı. Taemin onun arkasına saklanmış korktuğu belli jonghyun un t-shirtünü çekiştiriyordu.
"Keyfimden mi kaçırdım teamini? Sen kaçır dedin!" Dedi jonghyun. Tamam, belki kaçırdıktan sonra keyif almış olabilirdi ama kesinlikle keyfinden kaçırmamıştı.
"Ben mi kaçırın dedim? Ben dedim? Ben? Ne zaman demişim pardon?"
"Kibuma kağıt vermişsin? Üstünde taemin in adi yazıyordu."
Songdam jonghyun un dedikleri üzerine şoka girmiş bir vaziyete kendini koltuğa bıraktı. Başını jinki ye yasladı.
"Bunların hepsi geri zekalı jinki tek kardeşim değil ki hepsi geri zekalı. Ben onu düğünümde şarkıcı olmasını istediğim için o kağıda yazdım sizi aptallar. Kibum a da sadece odama bırakmasını söyledim. Tabi o sıra kibum hülyalı bir şekilde minhonun uyumasını izliyordu. Ah kafayı yiyeceğim. Neden hiç aramadınız peki. En azından adamı kaçırdık diyin lan!"
"Aradık korumalarınla derin ilişkim var artik hep onlar açtı songdam abla." Dedi minho. 
"Bir dakika" diye lafa girdi jonghyun "yani taemini kaçırmamızı istemedin? Sadece düğün için konuşacaktın."
"Aynen öyle geri zekalı kardeşim. Simdi bizden şikayetçi olacak bir şarkıcı var karşımızda. Halbu ki gerçekten düğünüme gelsin çok istemiştim. büyük hayranınızım taemin. Böyle tanışmak istemezdim ama ben kim songdam. Anladığın üzere bu geri zekalının ablasıyım."
"Tanıştığıma memnun oldum efendim." Dedi taemin elini songdama uzatırken. O sırada jonghyun odasına çıkmaya başladı.
"Nereye gidiyorsun jonghyun?" Dedi songdam taemin inde jonghyun un peşinden gittiğini görünce şaşırıp sustu. O yokken burada neler olmuştu? Kibum la birer kahve içseler fena olmayacaktı helalde.
"Jonghyun..." Dedi taemin odaya girdiklerinde çekingen bir ses tonuyla.
"Ne var taemin? Hem sen hala gitmedin mi? Seni merak ederler git artik."
"Ne demek o beni kovuyor musun?"
"Hayır sadece burada bir isinin kalmadığını soyluyorum. Seni ablama karşı koruyacağıma söz verdim evet doğru ama korunacak bir tarafın yokmuş. Hem seninde dediğin gibi istediğimi alınca soğudum da biraz." Dedi jonghyun yatağı göstererek.
"Benimle dalga mi geçiyorsun?"
"Taemin? Sen kimsin ki ben senle dalga geceyim? Sen kimsin? Bir iki kere yattık diye kendini karim mi sandın? Git hayranların ilgilensin senle ben daha fazla çekemeyeceğim."
O anda taemin jonghyun a tokat bastı. Sinirini alamamıştı bir kez daha vuracakken jonghyun onun bileğini yakalayıp sıkmaya başladı.
"Canın daha fazla yansın istemiyorsan git buradan."
Taemin jonghyun un gözlerinde ki soğuklukla korkmuş geri adim attı. Odadan tam çıkacakken jonghyun un sesi onu durdurdu.
"Mahkemede görüşürüz."
"Seni ihbar etmeyeceğim jonghyun çünkü bu saatten sonra mahkemede bile olsa suratını görmek istemiyorum."
Jonghyun onun lafına sırıtmış 'iyi olur' demişti.
Taemin hızla aşağıya indi ağlamasına beş vardı ama kendini zor tutuyordu. Songdam i gördüğü an durdu.
"Sizi ihbar etmeyeceğim ve düğününüze de geleceğim simdi evime gidiyorum izninizle."
Songdam ne dese bilememiş başını sallamakla yetinmişti. O sırada kibum lafa atladı.
"Ben eşyalarını hazırlasaydım taemin böyle mi gideceksin?"
"Hiç biri benim değil diğer kaçırdığınıza verirsiniz hem."
Kibum büyük bir sıkıntı olduğunun farkında dirseğiyle minhoyu dürttü. Hayatinin aşkı ona boş gözlerle bakınca biraz hayal kırıklığına uğramış olsa da daha açıklayıcı olmaya çalıştı.
"Taemin i bırak diyorum minho çocuk yürüyerek mi gitsin eve?"
Minho haklisin diyerek ayağa fırladı. Taemin e doğru bir iki adim attıktan sonra geri dönüp kibumu öptü sonra taemin in yanına gidip çocukla arabaya kadar yürümeye başladı.
"Taemin ben sormak istemiyorum ama-"
"Sorma o zaman minho. Çünkü sen jonghyun un pisliklerini anlatmak istediğim son kişisin."
"Ne yaptı taemin?"
Taemin arabaya binmiş hiç sesini çıkarmıyordu. Minho da arabaya bindi.
"Nereye gitmek istiyorsun?"
"Beni kaçırdığınız eve. Hatırlıyorsundur umarım. Hani bayıltıp zorla çıkardığınız hizmetlilerimi bağladığız ev."
"Taemin canimi mi yakmaya çalışıyorsun? Bu laflarına üzülüp ağlım mi?"
"Evet! Neden tek üzülen benim! Neden?"
" iyi rahatlayacaksan devam et."
Taemin sinirle cama dondu hiçte rahatlamıyordu. Aksine konuştukça canı yanıyordu. Minho arabayı çalıştırıp yola koyuldu. 
"Sence ben sevilmeyi hiç mi hak etmiyorum minho? Neden beni tırnağı kadar sevmedi?" Taemin artik ağlıyordu. Minho şokla arabayı kenara çekti.
"Ne demek seni sevmedi?"
"Anlamını biliyorsun iste suratıma bakarak seni becerdim ve her şey bitti dedi resmen."
"Taemin emin misin?"
"Sence ben aptal bir insan mıyım minho? Bana ne söylendiğini anlamayacak kadar aptal bir insan miyim?"
"Hayır ama-"
"Neyse hadi sür artik evime gitmek istiyorum."
Minho hala şokta arabayı sürmeye devam etti.
*****
Minho eve ateş atan bir şekilde eve girmiş kibum onu kolundan tutunca bile kolunu çekip hızla üst kata çıktı. Jonghyun un odasına girdiği gibi kapıyı kitledi. Kibum kapıya vuruyor neler olduğunu soruyordu. Jonghyun ayağa kalkmış minhonun sinirini izliyordu. Minho yumruğu suratına gömünce iyice şoka girdi. Minho bugüne kadar ona sadece bir kez kızmıştı o da kibum hakkında züppe dediğinde olmuştu onun üzerinden de beş yıl geçmişti.
"Ne yaptığını sanıyorsun minho? Dayak yeme günüm mu bugün her gelen vuruyor?!"
Kibum duyduklarıyla daha da endişelenmiş kapıyı yumruklamaya başlamıştı.
"Minho kendine gel lütfen."
"İn aşağıya kibum!"
"Minho..."
"Sana in aşağıya dedim!"
Kibum sesin sertliğiyle sinmiş aşağıya inmese de sesini çıkarmadan durma kararı almıştı. Minho jonghyuna dönmüş yine kükreyerek konuşmuştu.
"Ne dedin lan taemin e?"
"Ne diyeceğim lan? Gitmesi gerektiğini söyledim o kadar!"
"O yüzden mi tüm yol boyunca ağladı taemin? Bebenin gözleri kıpkırmızı oldu lan!"
"Ben yapmam gerekeni yaptım."
"Sıçarım senin yapman gerekene büyük yanlış yapıyorsun jonghyun!"
"Yanlışsa benim yanlışım senin yanlışın mi?"
"Öyle mi?"
"Evet öyle sen de kibum u gönderdin!"
"Ben kibuma seni kullandım sıkıldım ve simdi bırakıyorum demedim ama! Teaminle konuşacaksın jonghyun gerekenleri adam gibi söyleyeceksin!"
"Ne yaparsın yoksa? Yine mi yumruklayacaksın?"
"Hayır gideceğim kibumu da alıp gideceğim madem yanlışın senin yanlışın her şeyin senin olsun."
"Gidersen git! Arkandan mı ağlayacağım?"
Minho onun bu söylediğini basıyla onaylamış kapıya donmuştu ki jonghyun onun inadına söverek ayağa kalktı.
"Tamam tamam! Lanet olsun konuşacağım taeminle! Ama tehdit ettiğin için değil hakli olduğun için konuşacağım sakin yanlış anlama." 
Minho gülümseyerek ona sarıldı.
"Doğru olan bu kardeşim diğer turlu çok üzülecektin."
Jonghyun onun sırtını pat patlayıp teşekkür etti.
Kibum ikisi odadan gülüşerek çıkınca soka girdi. Neler olduğunu anlamaya çalışıyordu ama bir turlu anlayamamıştı.
"Sevgilin bana yumruk attı kibum!"
Kibum şokla minho ya dondu.
"Sana inanmıyorum minho hem de yaralı elinle gel buz koyalım hemen. Niye böyle şeyler yapıyorsun anlamıyorum ki."
"Ulan yumruğu ben yedim sen minhonun elini mi düşünüyorsun?"
Kibum jonghyuna şöyle bir bakıp omzunu silkti. Minho yaptığının ayıp olduğunu sevgilisine anlatmaya çalışırken aşağı kata iniyorlardı. Aşağı indiklerinde songdam onları yanına çağırdı.
"Gelin gelin taemin röportaj veriyor."
üçü de songdamin yanına oturup taemin i dinledi.
"Evet aslın da kaçırılmadım sadece tatile çıktım hizmetlilerime bir şaka yapayım dedim olaylar çok büyümüş bu kadar büyüdüğünü duyunca da geri döndüm. Ben aslında anlarlar diye düşünmüştüm çünkü korumalarımı ıslarla evlerine yollamıştım. Nasıl anlamadılar bilmiyorum hayranlarımı bu kadar endişelendirdiğim için üzgünüm. Ama bomba gibi döndüm tüm tatili arkamda bırakarak çok daha azimli bir şekilde çalışacağım artik. Sanki hiç tatile gitmemişim hiç kimseyi tanımamışım gibi devam edicim hayranlarımı çok özledim döndüğüm için çok mutluyum."
"Tatiliniz güzel miydi peki?"
"Pek sayılmaz unutmak istediğim anılar ve unutmak istediğim insanlarla dolu. Umarım bir daha asla karsılaşmayız."
Jonghyun televizyonu kapadı.
"Jonghyun..." Dedi minho ama jonghyun sözünü kesti.
"Sakin konuşma minho."
"Ama..."
"Sakin dedim bu is burada bitmiştir bir daha konusu açılmayacak." Dedi ve odasına çıktı giderken önüne çıkan yastığa tekme attı.
Songdamla kibum pür dikkat minho ya dönmüş neler olduğunu anlatmasını bekliyorlardı. Kibum mutfaktan buz getirip minhonun eline koyduğu an minho her şeyi iki meraklıya anlatmaya başladı.
*****

BİR KAÇ HAFTA (jongtae)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin