16-final

930 60 108
                                    

Songdam elindeki gazeteleri jinki nin önündeki masaya atarken sesi sinirden titreyerek konuştu.

"kardeşimden nefret ettiğime inanabiliyor musun jinki?"

"aslın da bende pek sevmiyorum." Songdam şokla jinki ye döndü.

"ne demek kardeşimi sevmiyorsun!"

"dalga geçiyordum hayatım amacım aslında kardeşinden nefret etmediğini sana göstermekti. Bakalım seni bu kadar kızdıran neymiş?"

Dedi jinki gazeteyi eline alırken. Gazete de boy boy taemin ve jonghyun un öpüşmesi vardı. Jinki kahkaha atarak eşine döndü.

"e bunun neresi seni bu kadar kızdırıyor hayatım? Ne kadar güzel çıkmışlar işte."

"güzel çıkmaları değil sorun sadece onların çıkmaları. Benim düğünümdü ve tamamen gölgede kaldım jinki inanabiliyor musun? Tamamen gölge de tek bir kelime bile yok bizden bahseden."

"iyi de hayatım taemin bir ünlü bense bir polisim. Tabi ki ondan bahsedecekler."

"sen bir polissin bense bir mafya. Bundan bahsetmek yerine gidip bir mafya ile şarkıcının aşkını mı işleyecekler yani? Onlardan çok fazla yok mu zaten."

"birincisi o sadece bir haber hayatım roman yazılmadı onlar hakkında. İkincisi artık kendine mafya demezsen daha mutlu olurum."

"neden benden utanıyor musun?"

"hayır, asla ama o işleri bırakacağına söz veren karımın sanki hala o işlerle uğraşacakmış gibi konuşması sinirimi bozuyor o kadar."

"balayında bile bu kadar sinir ediyorsunuz ya beni size inanamıyorum ya!"

"oh ne güzel küçük hanım evlenmeden önce sinirinizi bozamayız düğün günü zaten dokunulmazsınız balayı sadece senin mi? Bende balayındayım ama hiç kocamı mutlu edeyim diyen yok yani."

"ne yani ben seni mutlu edemiyorum öyle mi?"

Jinki kafasını önünde ki masaya vurduğun da o görmese de karısı ona gülüyordu daha doğrusu pis pis sırıtıyordu.

Öylede böyle de mutluydular işte.

*****

Minho parmaklarını direksiyonun üstünde tıpırdatırken kibum un üniversiteden çıkmasını bekliyordu. Saatine baktı. Zaman bir türlü geçmiyordu. Kibum u gördüğü an arabadan indi. Kibum da onu görmüştü minho onun gülümsemesini gerçekten seviyordu. Tam o sırada biri kibum u bileğinden tutup kendine çevirince minho kendi yine tutamayıp kibum u tutan adama yumruğu yapıştırdı.

"minho!" diye bağırdı kibum. "ne yaptığını sanıyorsun o sınıf arkadaşım."

"sınıf arkadaşın gibi davransın o zaman! Sınıf arkadaşı gibi davran lan!"

Dedi çocuğa bağırarak. Çocuk yanağını tutarak elindeki defteri kibuma uzattı. Kibum defterini sınıfta unuttuğunu anca o zaman anladı.

"çok teşekkür ederim seung jo ve lütfen kusura bakma..."

seung jo başını sallayıp hızla uzaklaştı.

"zaten zor arkadaş bulmuştum minho sayende o da benimle konuşmayacak artık."

"sanki çok arkadaşa ihtiyacın varmış gibi."

"tıp fakültesi altı yıl geri zekalı sevgilim tabi ki arkadaşa ihtiyacım var."

"çok gerekirse ben de girerim üniversiteye olur biter." Kibum onun lafına gülümsemeden edemedi. Arabaya bindiklerinde merakla sordu kibum.

"e nereye gidiyoruz?"

BİR KAÇ HAFTA (jongtae)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin