1.9

8.6K 774 434
                                    

Sanırım okuyucularını kurguya dahil eden ilk yazar olarak tarihe geçeceğim... 😌❤️

Seviyorum sizi, çok. ❤️

...

Ayağımdaki alçıya baktığımda, bir
süre boyunca yürümekte sıkıntı çekeceğimi anladığımda, gözlerimi devirdim.

Keşke Ae Cha'nın dediği gibi haddini bildirseydim Cha Yeong'a. O zaman canı yanan ben olmazdım.

Aslında, orada Yoongi'nin de olması beni yumuşatmıştı. Onun yanında, Cha Yeong'a saldırsaydım, yine Cha Yeong'u haklı çıkaracaktım.

Telefonuma üst üste tonlarca mesaj gelse de, şu an geçmiş olsun mesajlarını okumak için hiç havamda değildim. O yüzden, titreşim modundan sessize almıştım.

Yoongi ve diğerleri, benimle gelmek istese de, Bay Lee derslere girmeleri gerekçesiyle izin vermemişti buna.

Aslında iyi de olmuştu, şu an Yoongi ile konuşmak, istediğim bir şey değildi. Ona gerçek anlamda çok kırılmıştın, nasıl benim öyle bir şey yapacağıma inanabilirdi ki?

Mesajında, beni tanıyamadığından bahsetmişti, düşündüm de, gerçekten tanıyamamış. Tanısaydı, böyle bir şeyi yapmayacağımı bilirdi. Sedyede otururken, kapı açıldı ve Hana unnie geldi.

"Daha iyi misin?" dedi, sevimli bir yüz ifadesiyle.

Gülümsedim.

"Daha iyiyim, Hana unnie."

Hana unnie, bizim rehberlik öğretmenimizdi. Onunla lisenin ikinci yılında tanışmıştık. O kadar iyi biri ki, ne zaman canım bir şeye sıkkın olsa, ilk ona gider ve içimdeki her şeyi ona dökerdim. O da sıkılmaz, dinler ve yardımcı olmaya çalışırdı.

Okulda resmi bir şekilde hitap ederken, dışarıda Hana unnie dememi istemişti. Gerçekten hem öğrencilerini, hem de işini çok seviyordu.

"Neler oldu Esha? Birtakım şeyler duydum, Cha Yeong'un seni bilerek düşürmesi gibi? Bana son zamanlarda hiçbir şey anlatamıyorsun."

Sesinde hafif bir kırgınlık sezmiştim. Haklıydı, son zamanlarda onun yanına gitmiyordum.

"Üzgünüm, unnie. Gerçekten son zamanlarda anlamlandıramadığım o kadar şey oluyor ki, ben bile kendime anlatırken, kafam karışıyor. Bilemiyorum, cidden ne yapacağımı, ne düşüneceğimi hiç bilmiyorum."

Gözlerim dolduğunda, elini sırtımda hissettim. Güven vermek istercesine, seviyor ve o narin sesini sakinleşmem için kullanıyordu.

"Tamam, sakin ol. Kendini iyi hissettiğin zaman, yanıma gel ve bana her şeyi anlat, tamam mı? Beraber çözeriz, tüm karışıklığı."

"Çok teşekkür ederim unnie."

Cevap vermek yerine, kocaman gülümsedi. Gülümsemesi bulaşıcıydı sanki, ben de onunla birlikte gülümsedim. O sırada kapı açıldı tekrardan. Gelen kişi, doktordu.

"Merhaba Esha, nasılsın bakalım?"

Hitap etmek adına, yaka kartına baktım.

𝐂𝐚𝐟𝐮𝐧é「 MYG 」Where stories live. Discover now