4.2

4.9K 547 379
                                    

Öğleden sonraki ders, beden olduğu için Bay Lee'den soyunma odasının anahtarını almış ve daha öğle arasındayken, giyinmek için benden anahtarı isteyen Irene, Hyuna ve Suzy'e anahtarı vermiştim.

Yemeğimizi yemiş, Yoongi ile arka bahçedeki banklardan birinde oturuyorduk. Okuldaki çoğu kişi, sevgili olduğumuzu öğrenmişti artık.

Hatta, 11'liler okuldaki dedikodular için, magazin sayfası açmış ve bizim fotoğrafımızı orada paylaşmıştı. Yoongi, izinsiz paylaştıkları için biraz sitem etse de, paylaşacaklarından benim haberim olduğu için gülümsemekle yetinmiştim.

Eminim ki, hem Cha Yeong hem de Yoongi'ye sarkan o küçük kız, kıskançlıktan kudurmuşlardır.

Cha Yeong'un derste sürekli bizi izlediğine şahit oluyor, ama bunu umursamıyordum. Yoongi benimleyken, hiçbir şey umurumda değildi.

O gece, Sung Jae amcanın Yoongi'ye tokat attığı o gece, o kadar çok ağlamıştım ki, ertesi gün gözlerim şişmişti.

Annem, benimle dalga geçerken, Yoongi sanki hiç babasıyla olanlar olmamış gibi, davranıyordu.

Hatta, yüzümü balon balığına benzeten Je Su'ya Yoongi de katılmış ve benimle dalga geçmişti.

"Ne düşünüyorsun öyle?" Yoongi yanımda konuşurken, kafamı yan yatırıp izledim onu.

"Hiç, öylesine."

Mırıldandıktan sonra, başka bir konu açtı.

"Küçükken doktor olmak isterdin, fikrin hâlâ aynı mı?"

Kaşlarını kaldırarak konuştuğunda, o kadar sevimli gelmişti ki, gülümsemeden edemedim.

"Aslında aynı ama kazanabilir miyim, bilemiyorum."

"Ortalaman, gayet iyi durumda. Neden kazanamayasın ki?"

Omuz silktim.

"Sınava az kaldı, sıkı çalışıyoruz aslında, umarım aynı üniversiteyi kazanabiliriz."

"Umarım."

Aklıma gelen şeyle güldüm.

"Eskiden sana gelecekte hangi mesleği yapacaksın diye sorduğumda 'neden şimdiden geleceği düşünüyoruz, bu çok saçma' diye cevap vermiştin, hatırlıyor musun?"

Yoongi, hatırladığını belli edercesine kafasını salladı ve güldü.

"O zamanlar bana her şey çok saçma geliyordu."

"Peki, yine soruyorum. Gelecekte ne olmayı düşünüyorsun Bay Min?"

Bay Min dememe gülse de, sonrasında dudaklarını büzdü.

"Belki, mimar?"

"Gerçekten mi?"

Kafasını salladı.

Yerimde doğrulduğumda, Yoongi'nin bu cevabı vermesini beklemiyordum açıkçası.

"Şu an düşündüm de, mimarlık sana çok yakışır." Hayal ettiğimde, bir yandan konuştum.

"Gerçekten çok havalı görünüyorsun şu an aklımda."

Kahkaha attı.

"Doktorluk da sana yakışacaktır."

"Yaa." Eli, saç tutamıma ulaştığında, kulağımın arkasına koydu. Yüzümü incelerken, samimi bir gülüş sardı dudaklarına.

O sırada, Jackson'un sesini duydum.

𝐂𝐚𝐟𝐮𝐧é「 MYG 」Onde histórias criam vida. Descubra agora