4.4

4.5K 525 216
                                    

Yoongi

Sınavın son günündeydik, birazdan ikinci sınava da girecek ve bitince de Esha'nın tabiriyle, artık rahatlayacaktık.

Dün, sınavım beklediğimden de fazla iyi geçmişti. Esha da, aynı sözleri söylemişti bana karşı, çok iyi geçtiğini.

Şu an okul bahçesinde, sınav zamanını beklerken, aklım hâlâ dün gecedeydi. O kadın, Je Su'yu bize bırakmıştı yine. Je Su'dan şikayetim yoktu elbet. Ama yine de, anne ve babasından şefkat görmediğini, gözlemleyebiliyordum.

Anne ve babası, boşanacaklarmış. Boşanma tek taraflıydı, çünkü babam ayrılmak istemiyordu karısından.

Çocuğunu bahane edip duruyordu, Je Su olmadan dayanamazmış.

Bensiz çok güzel dayanmıştın ama, diyemedim.

Esha, sıkıca elimi tutmuş, heyecandan bacağını sallıyordu. Sun Hee teyze de bizimle gelmiş, çıkışta sınavın bitişini kutlamak için, pastahaneye götüreceğini söylemişti.

"Heyecan yapmayın, baktınız olmuyor, sallayın gitsin."

Sun Hee teyze konuşunca, Esha gülerek cevapladı.

"Ne? Sallamak mı?"

"Bu kadar stres yapmayın, zaten çok çalıştınız ve emeğinizin karşılığını alacağınızı biliyorum. Ama bir iki tane sallamaktan bir şey olmaz." Göz kırpınca, gülmeden edemedim.

Böyle durumlarda, bizi güldürmeyi çok iyi beceriyordu.

Sonunda sınav zamanı geldiğinde, Esha elimi bıraktı ve gülümsedi.

"Şimdi gidelim ve elimizden gelenin en iyisini yapalım!"

Ben de gülümsedim.

"En iyisini yapalım!"

"Size güveniyorum kediciklerim!" Sun Hee teyze, elini yumruk bir şekilde havaya kaldırıp, coşkulu konuşunca tekrardan güldük. Esha, okulun diğer şubesine doğru ilerlerken, ben de diğer şubeye doğru ilerliyordum. O sırada elim arka cebime gitti ve telefonu Sun Hee teyzeye vermediğim aklıma geldi.

Geri dönüp, telefonu vereceğim sırada, bildirim ışığını gördüm ve kilidi açtım. Gönderen kişinin babam olması, kaşlarımı çatmama neden olmuştu.

Sung Jae:
*ses kaydı*

"Hyung, babam beni okuldan erken aldı bugün, havaalanına götürüyor. Annemin bir daha yanımıza gelmeyeceğini söyledi. Korkuyorum hyung, babam şu an bir adamla konuşuyor. Çok sinirli, bağırdı bana. Yanıma geliyor, kaydı bitirmem lazım artık. Hyung, sizden ayrılmak istemiyorum."

Bir anda titremeye başlayan ellerimle, Sun Hee teyzenin yanına gittim hemen.

"Ne oldu? Niye gitmedin hâlâ?"

Ses kaydını tekrardan oynattım. Gözleri büyüdü Sun Hee teyzenin. O sırada, onun da telefonu çaldı. Arayan kişi, o adamın karısıydı. Gelen seslere göre, ağlıyor ve Je Su'nun adını anıyordu çokça.

Telefonu kapattı Sun Hee teyze ve bana döndü.

"Ver telefonunu, sen sınava gir. Ben ilgileneceğim, düşünme bunları."

"Ne yapmış? Je Su'yu nereye götürüyormuş?"

Elini, omuzuma koydu.

"Ben halledeceğim dedim, düşünme bunları. Je Su'ya bir şey olmayacak. Sınavına gir sen."

𝐂𝐚𝐟𝐮𝐧é「 MYG 」Where stories live. Discover now