3.8

5.2K 553 379
                                    

"Açıklayabilirim."

Gözlerimden akan yaşlara engel olamıyordum. Yoongi, intihar etmeyi düşünmüştü, belki de kalkıştı fakat yapamadı. Belki de çoğu kez, kendine zarar verdi, ama hiçbiri ölümle sonuçlanmadı.

En kötüsü de, bunların hiçbirinden haberim olmadı.

"Esha, bu kağıt çok önceden... Yani, şey..."

Derin nefes alıp verdikten sonra, anneme baktı. Onun yanında konuşmak istemiyor gibi bir hissiyat verdi.

"Kahvaltınızı yapın, sonra konuşun. Dong Hae şüphelenecek şimdi, bilirsiniz, kurcalar eğer öğrenirse."

Annem önümüzden giderken, Yoongi kağıdı cebine koydu.

Kahvaltı yaparken, kimse ses çıkarmadı. Ağlamamak için, dudaklarımı ısırıyor ve önümdeki tabakla uğraşıyordum.

"Esha, iyi misin? Bir şey yememişsin?"

Babam, seslenince boğazımı temizledim, ona bakmamaya özen göstererek konuştum.

"Şey, sanırım hâlâ kendime gelemedim, sabah erken uyandım ya, ondandır baba. Gideyim de elimi yüzümü yıkayım."

"Tamam kızım, sonra kahvaltını yap ama benim işe gitmem gerekiyor."

"Tamam baba."

Masadan kalktıktan sonra, lavaboya gittim. Aynadan kendime baktım, daha fazla dayanamadım ve ağlamaya başladım. Dışarıdakiler duymasın diye de, suyu açmıştım.

Çok geçmedi, yaklaşık 2 dakika sonra kapım tıklatıldı. Açmadım, bu sefer kulpu indirmeye çalıştı, kilitlediğim için açılmadı.

"Esha, açar mısın şunu? Konuşalım mı, lütfen?"

Yoongi, yine kapıya vurmaya başladığında, yüzümü yıkadım. Daha sonra kurulayıp, kapıyı açtım. Karşımda endişeli duran Yoongi, bir anda kaşlarını çattı.

"Neden cevap vermiyorsun? Korkuttun beni."

"Neden korktun ki?" Buruk bir şekilde gülümserken, annem bize baktı.

"Dışarı çıkın, doğru düzgün konuşup, halledin bu meseleyi. Yemin ederim, eğer bir daha ikinizden de intihar kelimesi duyarsam, en kötü fotoğraflarınızı reklam panolarına asarım."

Yoongi kafasını salladıktan sonra, bana baktı.

"Gidelim mi?"

Cevap vermedim, kapıya doğru ilerledim. Portmentodan ceketimi alıp, kapıyı açtım. Arkamdan geldiğini hissedebiliyordum.

Merdivenlerden indiğimizde, Sung Jae amcanın da binadan çıktığını gördüm.

"Yoongi, oğlum?" Yoongi onu dinlememezlikten geldi, elimi tuttu ve yürümeye başladı.

"Yoongi, bekler misin?!" Sung Jae amca, arkamızdan bağırırken, Yoongi'ye döndüm.

"Dün gittiğimiz göl kenarına gidelim mi?"

O adamı, dinlemek istemiyordu. O yüzden irdelemedim, kafamı salladım. Taksi durağına doğru yürümeye başlarken, yine o adamın sesini işittik. Bu sefer daha yakından geliyordu sesi.

"Yoongi!"

Durmadık, devam ettik. Taksi durağına geldiğimiz sırada Yoongi'nin omuzunda bir el gördüm. Sung Jae amca koşarak bize yetişmişti.

"Konuşalım mı biraz?"

"Hayır." Yoongi, düz bir ifadeyle konuşurken boş taksi geldi.

"Gençler, binecekseniz taksi hazır." Kulübedeki adam konuşunca, Yoongi kapıyı açtı. Benim girmem için işaret verdikten sonra, kendisi binecekti ki, yine konuştu Sung Jae amca.

𝐂𝐚𝐟𝐮𝐧é「 MYG 」Where stories live. Discover now