0.4 | Cenaze

2K 218 57
                                    

Prens Harry'nin gözyaşları teker teker yanaklarına doğru süzülürken, Draco'nun yapabildiği tek şey öylece oturup onu izlemekti. İçinden onu teselli etmek, ona bir şeyler söylemek geliyordu ama sanki sesini kaybetmiş gibiydi. Belki de şu an ona sarılması yada en azından omzunu sıvazlaması gerekiyordu, bilmiyordu. Ancak bedeni uyuşmuştu. Kılını dahi kıpırdatamıyordu.

Her şey çok ani gelişmişti. Hayat o kadar garipti ki, daha bir saat önce dersleri için sohbet ettiği adam, şimdi yoktu. Bu dünyadan gitmişti. Draco bile Kral ile çok yakın olmamalarına rağmen boşluğa düşmüştü. Söz konusu ölümdü çünkü. Yakının olsun, çok tanımadığın birisi olsun, birini aldığı zaman arkasında bıraktıklarına hep aynı hissi yaşatırdı.

Draco sonunda kendisinde güç bulduğunda, koltukta iyice Harry'ye yaklaştı ve kafasını tutup kendi omzuna yasladı. Bunu yapmasıyla Harry ellerini kaldırıp Draco'nun beline sardı ve iyice Draco'nun bedenini kendisine çekip ağlamaya devam etti. Draco ise hiçbir söylemeden, sağ elini Harry'nin yumuşacık saçlarına daldırdı ve okşamaya başladı.

Aradan uzunca bir süre geçtikten sonra, Harry'nin gözyaşları durdu. Şimdi sadece hafifçe iç çekiyordu. Draco Harry'yi asla bu şekilde savunmasız göreceğini tahmin etmemişti. Sonuçta o, Prens Harry'di. Alaycı, küstah, şımarık ve şerefsiz... Bu zamana kadar bir insana söylenecek her kötü söze uyan birisiydi Harry, Draco'nun gözünde. Ama şimdi masum bir çocuktan farkı yoktu.

Ve o an anladı, Draco. Prens Harry'nin inşa ettiği o sıkı duvarların arasında iyi bir insan vardı. Draco'yu satın alan o sahipler gibi kötü kalpli biri değildi. İşte o an ilk defa Prens Harry, Draco'nun gözünde önemli bir konuma yerleşti.

Bu adamı sevebilirim, diye düşündü. O da beni severse.

Sonunda Harry kafasını Draco'nun omzundan kaldırdığında, bakışlarını yine sarayın bahçesine çevirdi. Anlaşılan Draco ile göz göze gelmemeye çalışıyordu.

Draco bunu umursamadan ona bakmayı sürdürdü. "Nasılsın?"

"Bilmem." dedi, Harry. "Ağlayınca genelde insanlar rahatlarlar ama ben daha çok boşluğa düşmüş gibi hissediyorum."

"Çok normal. Sonuçta o senin baban."

Harry kafasıyla Draco'yu onayladı. "Gözümde hep çok güçlü biri olmuştur. Küçüklüğümden beri ona hayrandım. Her zaman arkamda güvenebileceğim birinin olduğunu bilirdim. Bu yüzden korkmazdım ama şimdi arkamdan o dağ kayboldu." Hafifçe yutkundu ve gözlerini kapattı. "Çok acı veriyor."

"Harry," dedi, Draco, yumuşak bir sesle. "Biliyorum, çok iyi anlaşamıyoruz ama hayatımızın geri kalanında artık birlikte olacağız. Her zor gününde yanında olacağım. Yalnız olmadığını bil, tamam mı?"

Harry bakışlarını Draco'ya çevirdi. Bir süre bir şey demeden Draco'nun suratını inceledi. Sonra da hafifçe gülümsedi. "İkidebir seninle uğraşıp duruyorum ve sen kalkıp da bunları söyleyebiliyorsun."

"Çünkü daha demin kötü bir insan olmadığını kanıtladın. En azından o köle pazarlarındaki sahipler gibi değilsin."

"Onlarla beni bir mi tutuyordun?"

Draco gözlerini kaçırdı. "Belki."

"Başka bir zaman olsaydı bununla ilgili sana bir ton şey söylerdim." Harry derin bir iç çekti. "Ancak şu an o kadar enerjim yok."

"Başka bir zaman söylersin o zaman." dedi, Draco. Sonra da eline kitabını aldı ve Harry'ye gösterdi. "Bunu okudun mu?"

Harry ilk önce kitaba baktı. Sonra da bakışlarını tekrardan Draco'ya çevirdi. "Ne yapmaya çalışıyorsun?"

Forgotten Prince | Drarry Where stories live. Discover now