0.8 | Kıskançlık

2.2K 221 138
                                    

Taç giyme törenin ertesi günü, Draco boş yatakta açtı gözlerini. Olduğu herde hafifçe doğruldu ve yüzünü pencereye döndü. Sonra da eliyle ağzını kapatıp esnedi ve yatağın diğer kısmına baktı. Anlaşılan Harry ondan önce uyanmış ve Draco'yu uyandırma zahmetine bile katlanmadan çıkıp gitmişti odadan. Genelde Harry her sabah kahvaltı için Draco'yu beklerdi ve birlikte inerlerdi yemek masasına. Bu yüzden bu durum onun canını sıkmıştı ister istemez.

Ancak sonra Draco'nun aklına dank etti. Harry artık Kral'dı. Büyük ihtimalle şu anda bir çok şeyle uğraşıyor olmalıydı. Özellikle Kral James'in ölümünden sonra bir sürü iş biriktiğinden emindi Draco.

Elini tekrardan ağzına kapatıp esnedi ve yataktan kalktı. Dün gece uyumadan önce Harry çalışma masasına gömülmüş, bir sürü kitabı da önüne sermişti. Draco merak edip sorsa bile Harry onun hiçbir sorusunu yanıtlamamıştı. Kitapların burada olmasını bekledi ama yanıldı. Harry'nin çalışma masasında sadece parşömen kağıtları vardı.

Omuzlarını düşürüp banyoya ilerledi ve günlük rutinlerini halledip odaya geri döndü. Bütün kıyafetleri kendi odasında olduğu için Harry'nin odasından çıktı ve kendi odasına geçti. Üzerini değiştirip başına kendi tacını taktıktan sonra odasından çıkıp yemek odasının olduğu kata indi.

Harry'yi orada görmeyi planlıyordu ama sadece Kraliçe, Sirius ve Remus vardı.

"Kraliçe'm." dedi, Draco saygıyla eğilirken. "Günaydın."

"Günaydın, Draco." dedi, Kraliçe gülümseyerek. "Geç, otur lütfen."

Draco eskiden Harry'ye ait olan sandalyeye oturdu. Harry artık Kral'ın eski yerini aldığı için, Draco da artık burada oturuyordu.

Tam Draco Kraliçe'ye Harry'nin nerede olduğunu soracağı vakit, kapıdan içeri Harry ve Prens Cedric girdi. İkisi de saygıyla Kraliçe'nin önünde eğildikten sonra Harry kendi yerine, Prens ise Draco'nun yanına oturdu.

Harry'nin sabah sabah Prens'le işi neydi? Ve neden gülüşüp, sohbet ederek içeri girmişlerdi? Buraya gelmeden önce birlikteler miydi yoksa kapıda karşılaşıp birlikte mi girmişlerdi içeri?

Draco derin bir nefes alıp gözlerini kapattı ve sakinleşmeye çalıştı. Prens zor bir durumdaydı. Ailesi katledilmiş, krallığı başka bir krallık tarafından işgal edilmişti. Yardıma muhtaç bir insana karşı böyle kıskançlık yapması hiç doğru değildi.

"Draco, iyi misin?"

Harry'nin endişeli sesini duyduğunda gözlerini açtı ve gülümseyerek Harry'ye baktı. "İyiyim. Sadece biraz başım ağrıdı, o kadar."

Harry Draco'ya endişeyle bakmayı sürdürdü. "Yemekten sonra doktorumuza bir görün istersen."

"Olur, görünürüm." dedi, Draco. "Bugün çok işin var mı?"

"Maalesef." dedi, Harry. Sonra da eliyle masadakilerin yemeğe başlaması için işaret verdi. "Bugünkü at binme dersini de yapamayacağız."

Draco istemsizce dudak büzdü. "Anladım."

"İsterseniz size eşlik edebilirim, Prens Draco."

Draco, Prens Cedric'in kendisine hitap şekli yüzünden içtiği suyu zorlukla yuttu ve yarı şaşkınlık yarı gülümsemeyle Prens'e baktı. "Prens mi? Daha Harry ile evlenmediğim için Prens sayılmam."

Prens Cedric sevecen bir şekilde gülümsedi. "Size karşı saygılı olmam şart. Sonuçta Kral'ın nişanlısısınız. Size başka nasıl hitap edeceğimi bilemedim." Sonra da bakışlarını Harry'ye çevirdi ve imalı bir şekilde baktı. "Değil mi, Kral'ım?"

Forgotten Prince | Drarry Où les histoires vivent. Découvrez maintenant