10. Orman kokusu.

121 11 0
                                    

Herkese merhaba. Uzun zamandır bölüm yazmıyordum. Maça Kızı okuduğum için pek fırsatım olmuyordu maalesef. Ama şimdi yavaşladığım için tekrar bölüm yazmaya devam ediyorum. Şimdiden keyifli okumalar^^

Ağlaya ağlaya titreyen ellerimle eve döndüm

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Ağlaya ağlaya titreyen ellerimle eve döndüm. Buraya kadar nasıl geldiğimi bile hatırlamıyordum. Trafikte kaza yapmamam büyük bir mucize olsa gerekti. Akıın'ın evine geldikten sonra tekrar ağlamaya başlamıştım. Çok güzel bir gece geçiriyorduk. Kimi görmüş olabilirdi ki? Neden gitmişti? Şu an iyi miydi? Düşünmekten aklıma kaçırmak üzereydim neredeyse.

Kapının sesini duyunca yerimden fırladım. Kesin Akın'ın başına bir şey geldi. Ve beni de öldürmeye geldiler! Ya da ölüm haberini vermeye geldiler!

Ben dram filmlerine yakışır bir şekilde ağlamaya başlayacaktım ki, Akın'ın yakışıklı çehresi gözümün önüne geldi. Çığlık atmamak için dudağımı ısırdım. Şok içinde Akın'ın yüzüne bakıyordum. Konuşmak istiyordum, ama ağzımı açıp tek kelime edemiyordum. Akın aheste adımlarla yanıma yaklaşarak ellerini belime doladı. Şaşkınlıktan ona sarılmayı bile unutmuştum. Sahi, biz nasıl sarılıyorduk ki?

"Akın..." Fısıltıyla adını sayıkladım. Bir anda üzerimden tonlarca yük kalkmışcasına hafiflemiştim. Gözümden akan yaşlara engel olamadım. Oysa ben neler düşünmüştüm. Öldüğünü bile düşünmüştüm. Hem de sadece birkaç saat ayrı kaldığımız süreçte. Daha uzun süre ayrı kalsak ne yapardım?

"Anlatacağım. Ama şimdi değil, bırak biraz böyle duralım." Elleri belimde daireler çiziyordu. Başımı boyun girintisine yasladım. Çok güzel kokuyordu. Hem de çok. Çocukken oyuncağımız kırılınca ailemiz bize yenisini alırdı ya hani? O anda yaşadığımız duyguyu yaşıyordum. Çikolata kadar tatlı bir andı.

Akın dudaklarını şakaklarıma bastırdı. Aramızda adı konulmamış duygular yükseliyordu. Aşk diyeceğimiz kadar güçlü değildi. Ama Akın'dan hoşlanıyordum. Beni gülümsetiyor, yanında huzurlu hissettiriyordu. Arkamda bıraktığım evimin sıcaklığını, Akın da bulmuştum sanki. Bu belki güzeldi. Ama hayatımda güzel olan şeyler çabuk bitiyordu. Güzel olan şeyleri çok çabuk kaybediyordum. Onu da daha elde edemeden kaybetmekten çok ama çok korkuyordum.

Ama korkarak bir yere varamayacağımı da biliyordum. En azından bu kadar tecrübem vardı. Korkak olup, güzel günleri kaçırmaya lüzum yoktu. Kısa olsa bile, o günleri yaşayacaktım. Sonunda kaybetsem bile. Hayat da böyle değil miydi? Sonunda öleceğimizi bile bile yaşıyoruz. Bu belirsiz sürede mutlu yaşamaya gayret ediyordum. En azından çoğumuz. Her şeye rağmen yaşamaya, çabalamaya çalışıyorduk. Her güzel şeyin elbette bir sonu vardır. Bu sonun ne zaman geleceğini hiçbir zaman bilemeyiz. Tıpkı ne zaman öleceğimizi bilemeyeceğimiz gibi.

Bir Belalı AşkWhere stories live. Discover now