13. Sevginin kokusu.

99 10 0
                                    

Herkese merhaba. Artık eskisi gibi aktif olamayacağım, çünkü hem çalışıp hem okumak ve aynı zamanda da yazmak zor oluyor. Hatta baya zor oluyor ahshhdjübsudh Bugün biraz kısa oldu ama idare edelim artık ajhdnflsmfifh Keyifli okumalar^^

Bazen düşünmeden fevri kararlar alır, ve çıkan sonuçlara katlanmak zorunda kalırız. Bu yüzden asla ama asla plan yapmadan, ya da düşünmeden konuşmayın, dost tavsiyesi. Sizin yerinize onu da denedim... Utku'ya savurduğum saçma tehtit onda gram etki yaratmadı. Bana hadi canım bakışları atarak alayla gülümsedi. Haklıydı da, tehtit kim ben kim sonuçta?

"Sana kolay gelsin o zaman Nisan." Bunu söyleyerek sanki ben yokmuşum gibi başını evraklara çevirerek işine odaklandı. Fena koydu yalnız. Ben koyacaktım ona! Bok koyarsın Nis, az at. Elimde hiçbir koz yokken boşa tehtit savurmak saçmaydı, kabul.

Ama bu hiç olmayacağı anlamına gelmezdi.

"İyi günler." Diyerek ayağa kalktım. Topuklularımın üzerinde dönerek odadan ayrıldım. Ne yapacağımla ilgili şimdilik hiçbir fikrim yoktu, ama illaki bir şey bulurdum, her zaman bulmuştum. Kıçımızı kurtarmanın her zaman bir yolu vardır. Evet, hep vardı sadece biraz sabır lazımdı. Bolca sabır diye tamamladı iç sesim beni. Bolca sabır...

Bugün Akın'ın katılması gereken -ve elbette asistanı olarak benim- çok önemli bir toplantısı vardı. Uzun zamandır alması gereken bir ihale vardı, ve bu toplantıda kesin karar verilecekti, Akın kazanacağımızdan emindi, ona güveniyordum. Bunun için çok çalışmıştı, çalışmıştık.

Odama dönerek toplantıya kadar günlük işlerimi halletmeye başladım. Bütün gün ayakta durarak çalışmak inanılmaz zordu, tıpkı bütün gün oturarak çalışmak gibi. Koltuk ne kadar yumuşak olsa da popom acıyordu, buna bir çare bulamıyordum. Ayrıca belim de feci bir şekilde ağrıyordu, çalışmak inanılmaz zor bir şey. Para veriyorlar sonuçta, normal. Para veriyorlar diye canımı almaları gerekmiyordu. Ayrıca acıkmıştım. Odamın kapısı çalınca düşüncelerimden irkilerek ayrıldım. "Gel." Dedim boğazımı temizleyerek.

Odaya Akın'ın ya da Selin'in girmesini bekledim. Selin genelde Akın'a vermem için ya da imzalaması için evrakları getirirdi, Akın da ya beni görmek için ya yemeğe çıkarmak için gelirdi. Kapı açılınca ve içeri hiç ummadığım ve nerdeyse unuttuğum bir sima girince şaşırdığımı itiraf etmem gerekiyor.

"Müsait misin?" Poyraz'ın sesiyle üzerimdeki şaşkınlığı atarak gülümsedim.

"Gel tabii, müsaitim." Oturması için koltuklardan birini gösterdim, gülümseyerek oturdu.

"Nasılsın, nasıl gidiyor?" Bi' ara Akın'la Poyraz'ı kardeş sanmıştım, aralarının iyi olmadığını düşünmüştüm, ama sanırım yanılmıştım. Öğrendiğim kadarıyla Poyraz Utku'nun asistanıydı, Akın'ın benim patronum olduğunu söylerken neyi kastettiğini şimdi daha iyi anlıyordum.

Bir Belalı AşkWhere stories live. Discover now