İMKANSIZ

2.1K 115 25
                                    

UMBRA | GÖLGENİN AŞKI

ALTINCI BÖLÜM

ALTINCI BÖLÜM

Ups! Ten obraz nie jest zgodny z naszymi wytycznymi. Aby kontynuować, spróbuj go usunąć lub użyć innego.

YAZARDAN...

Danger Clup her zamanki kasvetiyle dolup taşmış seyirciler azılı avcılar misali yerlerini almıştı. Cepleri dolu bir şekilde çıkmak için bekleyen onlarca insan yaşanacak vahşeti pek umursuyor gibi değildi. Etrafı saran gri sis uzağı görmekte pek yardımcı olmuyordu. Kafesteki ağır sigara ve alkol kokusu alışık olmayan birisini bayıltacak derecedeydi. Bu leş kokuların aşinası olanlar ise hissetmiyordu bile.

Kafes izleyicileri görüntü itibari ile pek masum değillerdi. Ortam ile uyumlu görünüşleri tezatlığı ortadan kaldırıyordu. Kafes dövüşü geçmişi olan izleyiciler çoğunluktaydı. Bu dövüşler esnasında bedenlerinde ciddi hasarlar almış olmaları onları yine de bu sevdadan koparamıyordu. Gözünü kaybedenler, duyma yetisini kaybedenler, sakat kalanlar... vücutları aldıkları hasar dışında birçok piercinge de ev sahipliği yapıyordu. Delik deşik olan suratlar ikinci defa bakmaya cesaret istetecek cinstendi. Sayısız dövmeleri de tabi ki bu duruma tuz biber oluyordu.

Kasvetli havası ve insanları dışında Danger Clup kendi başına bir vahşetti. Duvarlarında çeşitli yazılar kazılı ve karmaşık grafiti çizimleri mevcuttu. Kasvetli ortamı renklendirmek bir yana dursun aksine daha da ürkütücü bir hale sokuyordu bu çizimler.

Çeşitli ceset resimlerinin ve küfür yazılarının da zaten renklendirmesi beklenemezdi.

Bir kafes alanı ve iki ayrı bölmeden oluşuyordu Danger Clup. Kafes alanında yüzde kırkı ölümle biten maçlar gerçekleşiyordu. Diğer iki bölmeden biri oyuncular için hazırlık odasıydı. Kalan bölme ise Cihan Yavuz'un şahsi odasıydı. O odaya girmek kesinlikle yasaktı.

Kendi imparatorluğunu kurduğu bu mekânda her şey istediği gibi işliyordu.

Bu kadar karmaşanın içinde belki de en normal düzen Cihan Yavuz'un odasına aitti. Geniş odada siyah ve büyük bir masası vardı Cihan'ın. Masası ile aynı rengi taşıyan duvarların üstünde tek bir çizik dahi yoktu. Bir duvarı boydan boya saran  yine siyah renkte bir dolap vardı. Belki de odaya tek renk katan dolaptaki sprey boyaları, tuvaller, yağlı boyalar, fırçalar gibi birçok malzemeydi.

Cihan Yavuz'un vazgeçemediği bir hobisi vardı.

Çizmek.

Çizim yapmaya çok küçük yaşlarda başlamıştı Cihan. İlk resimlerini herkes gibi ilk okulda çöp adam çizerek başlamamıştı. Onun ilk çizimleri annesinin portreleriydi. Küçük parmaklarıyla çizmeye başladığı çizimler ilk başlarda anlamsız karalamalara benzese de yıllar parmaklarıyla birlikte çizimlerini de şekillendirmişti. Karmaşık görüntüler zamanla gerçeğinden ayırt etmekte zorlanılan çizimlere dönüşmüş Cihan'ı muhteşem bir sanatçıya çevirmişti.

Eline boyaları aldığı zaman bambaşka birisine dönüşürdü. Tüm kontrolü boyalara bırakır içindeki her şeyi tuvale, kağıtlara ve duvarlara dökerdi. Saatleri harcardı bazen. Bazen de birkaç dakikasını ayırır ve kısacık zaman diliminde harikalar yaratırdı.

UMBRA | Gölgenin AşkıOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz