YANLIŞ

681 50 47
                                    

UMBRA | GÖLGENİN AŞKI

YİRMİ BEŞİNCİ BÖLÜM

Ruhumun bedenimi terk etmediğini nereden bilebilirlerdi?

Oradan baktıklarında Cihan'ın beni yaşattığını mı sanıyorlardı?

Yaşamanın koşulları neydi?

Nefes almak yetiyor muydu sahiden?

Bakışlarım kirli bir gülüş ile gözlerime bakan Sirozdan, gözlerini üzerimden ayırmayan Cihan'a döndü. Bakışlarında öyle ağır bir hüzün vardı ki konuşmasına gerek yoktu.

Çaresizlik

Bakışlarının tanımını en iyi bu kelime ile yapabilirdim.

Çaresizdi Cihan.

Bu çaresizliği ona ben yaşatmıyordum. Kendi elleri ile hem kendini hem beni derin bir çukura gömmüştü. Ne o istediğini alabiliyordu ne de ben...

Karşılıksız bir çabanın içerisinde haftalardır debeleniyor bir sonuca varamıyorduk. Anlıyordum ki onun da bundan bir fayda görmediği açıktı. Onun yanında kalmam ona ruhen iyi gelse de Cihan cephesine ben ciddi bir zarardım.

Onu alt edemeyenlerin anahtarı haline gelmiştim. Şu an için Siroz, Cebrail ve Bedirhan gibi görünse de aslında büyük bir kalabalığın sulanan ağızları için lezzetli bir yemdim.

Cihan bu karanlık dünyanın tahtına oturmuştu. Onu o tahttan kimse indirememiş ve hatta tahtı sallamayı bile becerememişti. Fakat artık devran dönmüştü. Cihan tahttan bile isteye inmiş o tahta beni oturtmuştu. O tahta yeterli ağırlığı veremeyen ben tahtı sallıyordum. Sırtlan sürüsü de tahtın etrafını yavaşça kaplamaya başlıyordu.

Varlığım yavaşça yayılıyor Cihan'ın yumuşak karnı herkesçe bilinmeye başlıyordu.

Cihan'ı yok edeceklerdi.

Benim varlığım hiçbir şey yapmasam dahi onu yok edecekti.

''Cihan'' diyebildim titreyen sesimle.

Elim saç köklerimden ayrılmış adımlarım ona doğru ilerlemişti. Cihan cevap vermiyor yüzüme bakmaya devam ediyordu. Ayak ucuna yaklaştığımda ne yapmam gerektiğine karar vermekte gecikiyordum. Çünkü ellerim benden bağımsız hareket ediyor Cihan'a doğru yol alıyordu. Önüne tek dizimi kırmış koluna hafifçe dokunmuştum.

''Eflin'' dedi fısıldayarak. Sesi bana bile zor ulaşıyordu.

Alt dudağımı dişlerimin arasına sıkıştırmış boğazıma takılan yumruyu yutmaya çalışmıştım.

Neden?

Neden yaşıyorduk bunları?

''Eve gidelim'' dedim onun gibi fısıldayarak.

Hiçbir şey söylemeden yüzüme bakmaya devam etti.

Onu da almak ve buradan gitmek istiyordum. Bizden on metre kadar uzakta ayakları zincire bağlı halde duran Sirozun bakışları üzerimizden ayrılmıyordu. Bakmasam dahi yüzündeki çirkin sırıtışı çok net hissediyordum.

İtiraf etmeliyim ki korkuyordum.

Ve yine itiraf etmeliydim ki Cihan içinde korkuyordum.

''Kalk Cihan'' dedim tuttuğum kolunu kendime doğru çekerken.

Bakışlarını yüzümden çekti ve eline yönlendirdi. Avuçlarında hala saçlarım duruyordu. Baş parmağını hafifçe elindeki saç tutamlarımda gezdirmiş ve ardından elini sıkıca kapatmıştı. Derin bir nefes alarak elini ceketin cebine yönlendirdi ve saçlarımı üzerindeki kot ceketin cebine koyarak yavaşça ayağa kalktı.

UMBRA | Gölgenin AşkıWhere stories live. Discover now