KURU YAPRAK

3.4K 164 65
                                    

UMBRA | GÖLGENİN AŞKI

İKİNCİ BÖLÜM

Kendini tohum sanan küçük kuru bir yaprak vardı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Kendini tohum sanan küçük kuru bir yaprak vardı. Tozlu toprak zeminde rüzgârın esaretine bağlı savrulup duruyordu. Kuruyan küçük varlığı rüzgârın eşliğinde bölünüyor çatlamış toprağın her bir kuytusuna yavaşça ilişiyordu. Sıcak ve kuru toprağa can vereceğim diyordu. Tohum olduğuna inanmıştı bir kere. Acizliğini asla kabul etmiyordu. Yemyeşil güçlü ağacın dalından kopup rüzgârın kollarına düştüğünden beri tek hayali buydu. Toprak beni saracak ve büyük bir ağaca çevirecek diyordu.

Hayaller uçsuz bucaksızdı neticede. Sonu görünmeyen hayaller kurmak buna inanmak kendi dünyanı kurmak yasak değildi. Hem yasak olsa kaç yazardı. Yasaklar anlamsız değil miydi hayaller karşısında?

Buna inanıyordu zavallı yaprak.

Fakat ben kuru yaprağın düştüğü aciziyetin kollarına kendimi bırakamazdım.

Olmayan bir şeye inanmak yoktu benim fıtratımda. Hayaller üzerdi beni. Kısa sevinçler yaşatan düşlere tutunmak bana göre değildi. Ben kuru bir yapraktım. Ağaç olmayacağımı bile bile buna inanmak hüsrandan başka bir şey vermezdi bana.

Çizdiğim resim çamurlu suda kayıplara karıştığından beri hayal kurmayı yasaklamıştım kendime. Kırık saatimin kısa çubuğu, on birin üstünden defalarca geçip gittiğinde, hayal kurmayı yasaklamıştım kendime. Kapıdan annem ve babam yerine dedem çıkıp geldiğinde, hayal kurmayı yasaklamıştım kendime.

Yalnızca gerçekler vardı dünyamda. Acımasız olsa da gerçekler yanıltmazdı.

Bundan iki hafta önce çıkmaz sokakta çaresizlikle boğuşan adam, kim bilir hangi hayaller tarafından katledilmişti. Kim bilir kurduğu hangi hayal saplanmıştı çocuk ruhuna. Hangi hayal kanatmıştı umutla bakan gözlerini. Bir çöp konteynırının dibine sinecek, şiddetli bir yağmurun altında sırılsıklam olacak aciziyeti, hangi hayal yaşatmıştı kim bilir.

Gözlerimin önünden gitmiyordu hayali. Buz gibi tenini hala hissedebiliyordum. Sarsılarak ağlayışı her aklıma geldiğinde yüreğim burkuluyordu. Aradan geçen iki hafta boyunca aklımdan hiç çıkmamıştı. Acaba bu nöbetleri sık sık geçiriyor muydu? Tedavi oluyor muydu? İlaç kullanıyor muydu? Annesiyle nasıl bir geçmişi vardı ki böylesi korkunç bir olaya şahit olmuştum.

Aklımda dönüp duran sorular merakımı körüklüyor yanında kalmadığım için pişmanlığımı gün yüzüne çıkarıyordu.

Düşüncelerin beynimi esir aldığı dakikalardan titreyen telefonum çekip çıkarmıştı beni. Gözlerimi ekrana indirdiğimde bildirim sesinin mesaj kutumdan geldiğini fark ettim. Ekranda ki gelen mesaj bildirimine tıkladığımda Salih'ten gelmiş olduğunu gördüm. İsmini görmem hafif bir huzursuzluk serpmişti içime.

UMBRA | Gölgenin AşkıWhere stories live. Discover now