365 ● son 3

17.7K 153 25
                                    


Selaaam, yine ben.

Geri sayım başladı...
    .....

Üstüme giydiğim desenli elbiseye son kez bakarak otel kapısına adımladım. "Biz çıkıyoruz, aşağıda görüşürüz." Elini belime koyarak kalan yolda bana eşlik etti.

"Korkuyor musun?" Kafamı iki yana salladım.

"Kim bakacak bana?"

"Kadın doğum uzmanı bir arkadaşım var, yanınızda birde kadın polis olacak. Ve tabi bende."

"Bu işi neden bu kadar çok beklettin ki madem bu kadar önemliydi."

"Senin bir süre dinlenmeni istedim. Aslında o gün seni götürmek için gelmiştim ama işler değişti." Ne demezsin, o gördüklerimden sonra zaten az bile dayanmıştım.

Çok iğrenç bir manzara ve çok iğrenç bir kokuydu.

Yatağın tam ortasında dışkı ve ne ile ıslatıldığını tahmin ettiğim kalp şeklinde bir yatak. Tuhaf olan kısmı ise yatakta bacakları sonuna kadar açılmış bilekleri kesili bir halde nicolasın annesi olduğunu iddia eden kadın vardı ve yüzünde o munzur gülümseme.

Görmeyen benim ne yaşadığımı bilemezdi. Kimine komik gelirdi şimdi banada anlatınca komik gelmişti lakin o gördüğün ilk an...

Arabaya bindiğimizde bizden başka iki kişi daha vardı. Hafif bir baş selamı vererek gözlerimi yola diktim. Elbise giymemin nedeni; bugün ağrılarımda bastırınca kontrolümün erkene alınmasıydı.
"Bugün bir grup erkek satışa çıkarılacak, saat 11 gibi bizde yola çıkıp baskın yapacağız."

Nicolas kafasını sallayarak şoföre döndü. "Daha ne kadar kaldı?"

"Birazdan orada oluruz." Arkasına yaslanarak omzuma dokundu. Bedenime dokunması ile elektrik yayılırken irkildim. Bu ilkti. "Ağrıların hala var mı?"

"Biraz, hastaneye kadar dayanabilirim." Göz ucu ile bedenimi süzerek oda benim gibi cama döndü. Havanın kapanması yağmura işaretti. Yazın ortasında yağmur yağması abese kaçsa da yinede iyi olabilirdi.

Bana tek huzur veren yağmurun toprakta bıraktığı o hoş koku ve sesiydi. Her yağmur yağdığında terasa çıkar hasta olana kadar yağmurun altında beklerdim. Bu benim bir tür kurtuluş biletimdi. Kısa sürelik.

Arabadan indiģimde nicolası beklerken hastaneye göz gezdirdim. Girdiğimiz yerdeki bembeyaz fayansları izlerken aslında yankı yapan adım seslerini dinliyordum. Labirent gibi dolaştığımız hastane kolidorları en sonunda bir odaya girmemiz ile sonlanırken doktor ile kısa sürelik bakıştık.

Yanındaki çalışanı beni bir odaya sokarak hazırlamaya başladı. Diğer polis dışarda kalıcak şekilde herkez yerine yerleşti. Polis yanıma çektiği koltuğa, doktor bacak arama, nicolas başımın üstüne.

"Dokunabilirim değil mi?" Kafamı sallayarak gözlerimi tavana diktim. Bir eli kasıklarıma bastırarak ağrımı çözmeye çalışıyordu.

"Adet görüyor musun?" Polisi kafamı onaylayarak cevapladım. "Bana sesli bir şekilde cevap ver lütfen sesini ses kaydına almam gerek."

"Görüyorum."

"Sana orada herhangi bir ameliyat yaptılar mı?"

"Evet."

Derin bir nefes alarak, "nasıl bir ameliyat yaptılar?" Diye sordu, bıkkın sesi ile.

Bu kadında başkalarına saygı diye birşey yok muydu? Ikisi başımda olmak üzere üç erkek vardı. "Sana bir soru sordum, ne ameliyatı oldun?"

"Detoks, lazer, midemde kelepçe var, böbreğimin birini aldılar veee," dedim.
"Tüm vucudumu komple deri ameliyatı gibi birşey yaptılar, yaptıkları şeyin adını bilmiyorum."

"Nasıl birşeydi?"

"Işte fazla kiloları alıp deriyi küçülttüler."

"Mide ameliyatı." Dediğinde kaşlarımı çatarak "ne." Dedim.

"Deri değil mideni almışlar sarkan derilerinide almışlar işte."

"Bilmiyorum. ne sikime öğrenip ne sikime yarayacaktı. Ayrıca beni ameliyat ettiklerinde 18 yaşındaydım ve fazla bir kilom olduğunu hatırlamıyorum. Ayrıca," Dedim.  Belimi yukarıya kaldırarak iki yılda elde ettiğim baklava ismi verilen kaslarımı gösterdim. "Ameliyatımın nedeni bu kaslar içindi."

Gözleri göbeğime kaydığında yalancı öksürüğü eşliğinde gözlerini geri çekerek elinde ki kayıt cihazını döndürdü. Tam başka bir soru geleceği sırada doktor lafa girdi. Sıkıntılı sesi ile "doğum kontrol haplarını almıyor musun?" Dedi.

"Alıyorum." Hiçbirşey demeden beni yerimden kaldırdı. "Üstünü giyin, seni bir odaya götüreceğim."

"Ciddi birşey mi var?" Doktor nicolas ile göz göze gelerek sıkıntılı bir nefes verdi. Ben çoktan kilotumu giyip yataktan kalkmıştım. Doktor telefonunda bir yerlere basarak kulağına koydu. "Alo müsait misin?... tamam ben birini getireceğim." Telefonu kapatarak cebine koyduğunda "beni takip edin." Dedi. Gerisi yine labirent kolidorda uzun bir yolculuk.

Geldiģimiz doktorun kapısının yanındaki yazıya bakacağım sırada içeriye sokuldum. Yine etrafı inceleme fırsatım olmadan bir odaya daha sokuldum. Sedyenin üzerine yatırıldığımda karnıma bir jel sürüp garip bir aletle karnımın içini izlediler.

Önümüzdeki ekrana bakarken benim gözlerim nicolasa kaydı. "Ne yaptığınızı öğrenebilir miyim?"

"Gebe misin onu kontrol ediyorum canım." Yerimden doğrularak aleti kendimden uzaklaştırmaya çalıştım. "Ne dediğinizin farkında mısınız? Hamile falan değilim ben."

Kadın beni çok uğraştırmadan aleti karnımdan çekerek peçete uzattı.
Tüm sinirimi peçete ile karnımdan çıkartırken ateş fışkıran gözlerim bizi buraya yönlendiren doktoru buldu. "Benim haberim olmadan böyle bir şey yapma hakkını sana kim veriyor?"

"Ben göreceğimi gördüm, sinirini çıkartmak sadece sana ve bebeğine zarar verir."

Bebeğine,

Bebeğine,

Bebeğine...

  
   .......

Yeni bölüm yarın gelir. Görüşürüz...

365 GÜN SahipsizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin