365 ● final

9.8K 112 130
                                    

Sonunda finale geldik. Kimi zaman belki üzüldük belki güldük.

Merak ediyorum aranızda hiç şu sahne çok üzücüydü şu sahne çok komikti diyen varmı?

Bence finalin hatrına şurada paylaşın 👈

     .....

Nicodan~~

Şu hayatta annelere önem veren o az insanlardan biriydim. Benim annem beni doğururken ölmüştü lakin ben onu hep içimde yaşatmıştım. Annesi olan bilemez derlerya benimde hiç annem olmamıştı.

Babam annemin yasını bile tutmadan iki aya evlenmişti. Babam bir mafya olmasına rağmen ben gidip polis oldum ve onunla tüm bağımı kestim. Keşke kan bağınıda kesebilseydim...

İçki bardağını yatağa bırakarak küçük kızımın odasına ilerledim. Annesinin ölüm döşeğinden sağ kalkması düşük ihtimalli olduğundan onu taşıyıcı bir anneye aktarmışlardı.

Ah benim küçük sevgilim, seni çok özledim...

Sofyamın yanına gitmek için sabırsızlanıyordum. Gerçi onun yanına gitsem o güzel saçlarını koklayamayacaktım, yumuşacık ellerini tutamayacaktım, sıcacık dudaklarından öpemeyecektim. Artık sıcak değildi dudakları, yumuşak değildi elleri...

"Lily benim güzel kızım kalkmış mı?" Kızımın saçlarından öperek kucağıma aldım. "Anneye giderken ona çicek alalım mı?"

"Ogu, agu..." kendince bana birşeyler anlatırken annesi gibi kokan tenini kokladım. Yanaklarına birer öpücük bıraktığımda "anne," dedi.

Anne, demişti. Ben ne diyecektim kızıma?
Annen...

Bir yaş gözümden firar ederken kızımın minik parmağını yüzümde hissettim. Göz yaşımı siliyordu. "Anne," dedi, tekrar.

"Gidicez kızım annenin yanına gideceğiz."

    ....

Arabayı park alanına sokarak gözlerimi tabelaya çevirdim. ...mezarlığı.

Kızmı pusetin den çıkararak yan koltuğa bıraktığım çiçeği elime aldım. Kızım ellerini birbirine çarparak "anne," dedi.

Gözlerim onu her hatırladım da dolduğu gibi doldu. Kızım beni böyle görünce üzülüyordu, aynı annesi gibi.

"Anne,"

"Anne,"

"Anne,"

Çiçek için açtığım çukura ilk önce kızımın iki gün önce çıkan dışını koydum üstüne çiçeği de koyarak açtığım deliği kapattım. Sonra gözlerim o yazıya takıldı;

Sofya ron.

"Bebeğim, birtanem. Kızımı görüyor musun? Bizim kızımız. Benim ve ..." çıkmıyordu işte o kelime, o hayattan koptu diyemiyordum. Kızım mezarlığın üstüne çıkarak dişliğini mezarlığa sürttü. "Anne..."

"Bize şans dile. Biliyorum şimdi bizi görüyorsun bana ağlama diyorsun ama yapamıyorum. Ben tek başıma yapamıyorum sofya..." dedim. "Anne,"

Kızım mezar taşına daha çok yaklaşarak sofya isminin üzerine dudaklarını değdirdi.
"Anne,"

"Hoşçakal bize şans dile." Göz yaşlarımı silerek dizlerimin üzerinden doğruldum. Kalktığımda çalan telefonumu açmak için biraz bekledim. Telefonumu elime alarak gördüğüm numara ile beklemeden açtım.
"Merhaba nicolas bey, size iyi haberlerimiz var."

"Ne ne oldu?"

"Sofya hanım, uyandı." Kalbimin durduğunu hissettim. Konuşamıyordum.

"Hemen geliyorum." Telefonumu cebime koyarak tekrar olduğum yere çömeldim. "Anne duydun mu sofya uyanmış. Karım yaşıyor o bizi bırakmadı." Burada zaman kaybettiğimin farkına vardığımda kızım ile birlikte oradan hızla ayrıldım. Normalde yarım saat süren ama hız yaptığımdan dolayı beş dakika süren yol şimdi kızım olduğundan onbeş dakika sürmüştü.

Kızımı hızla kucağıma alarak arkada safya için aldığım buketi elime aldım. Danışmayı geçerek hızla artık ezbere bildiğim odaya ilerledim. "Nicolas bey durun. Biz sofya hanımı normal odaya aldık." Hızla arkama dönerek "hangi oda?"

Eli ile yan tarafımdaki odayı gösterdi. "Içeride sizi bekliyor, onu fazla bekletmeyin ve bu sefer odasına girin."

Ikilemde kalsamda hızla odaya girdim. Sofyanın gözleri bize döndüğünde ilk önce benimle bakıştı daha sonra gözleri lilye kaydığında ağlamaya başladı. "Kızım, annem. Onu bana ver nico."

Kızım ellerini çırparak "anne," dedi. Kollarını ona uzatarak oda annesini istediğini belli etti.

Kızımı annesinin huzur kokan kollarına emanet ederek geri çekildim. Kollarımı göğsüme bağlayarak uzaktan onları izledim. Arada gözümden damlayan yaşları siliyordum.

Kim demiş erkek adam ağlamaz diye, bal gibide ağlardım işte.

Sofya elini bana kaldıracağı sırada onu uğraştırma dan gidip elinden tutup yanına çöktüm. "Neyin var bir yerin mi ağrıyor?" 

Elini elimden ayırarak yanağıma koydu. "Beni öp." Dudağıma mayhoş gülümsememi koyarak dudaklarına eğildim. Işte istediğim sıcaklık işte istediğim huzur buydu.

Kendimi geri çekmeden şakaklarına da bir öpücük bıraktım. "Seni hep seveceğim nico."

"Bende seni hep seveceğim sofya, senin için ömrüm boyunca uyanmanı beklesem bile."

"Bu mutlu ailenin bir fotosu olmalıydı." Dediğinde telefonumu çıkartarak fotoğrafımızı çektim.

Bu fotoğraf karesinde sadece biz değil, bizim bu hikayemizi okuyan bizimle birlikte üzülen, gülen herkez vardı.

Bu bizim hikayemiz, peki sizin hikayeniz hangisi?

Bir gün görüşmek dileģi ile sevgi ile kalın huzur ile kalın. Hoşçakalın. ✋✋✋

    ......

Kitap bitti. Hoşçakalın.

365 GÜN SahipsizΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα