365 ● son 2

14.4K 126 17
                                    

Nasılsınız???

Finale bu bölümü saymazsak son 2 bölüm kaldı.

Hadi iyi kötü yorumlarınızı bekliyorum.

   ....

Bana hamilesin demişti, bana. Bu zamana kadar hayatımda yattığım erkek sayısı bir elin parmağını geçmezdi. Nicolasın beni aldığı günden bugüne kadar bir ay geçmişti. Ve onunla sayısız kere sevişmiştik. Bebek ondandı, ihtimal bile vermiyordum çünkü emindim.

"Onu aldıracak mıyız?" Yarım saattir dönüp durduğu salonun ortasında gözlerini benim gözlerim ile buluşturdu. "Bilmiyorum, şuan kafam durmuş durumda."

"Bebek senden bundan emin olmanı istiyorum." Gözlerini kaçırarak bir süre halı desenini inceledi. "Eminim, ama bu kontrol haplarını aldıysan nasıl hamile kaldın."

"O ilaçlar zaten olası bir ihtimali önlemek için tamamen bir çözüm değil." (Doğum kontrol hapı hiç kullanmadım nedir nesidir bilmiyorum. O yüzden sağdan soldan duyduğum kadarıyla yazacağım.)

"Tarihi geçmesi de cabası. Eee, ne yapacaksın?" İçten içe bu bebeği istemesini istiyordum bir yandanda istemiyordum. Ben daha kendime nasıl bakacağımı bilmezken bir bebeğe bakamazdım. Ama bizim hatamızı daha kalbi bile atmayan bir canlıya ödetemezdim.

"Artık ben birşey yapmak istemiyorum. Bırakalım olay rulosu kendi kendine dönsün ve gerçeği bize zaman göstersin."

Haklıydı, her zamanki gibi. "Ya olaylar farklı yönde gider de bu bebek dünyaya gelirse... onu sahiplenir misin?" Dedim. "Bizi sahiplenir misin?"

Kendini gidip odanın içindeki koltuğa bıraktı. Eli burun kemerini sıkarken pek cevap vereceğini düşünmüyordum. Hareleri harelerim ile kesişince dudaklarını araladı. O an bize inat çalan telefonuna içimden küfrederken eline alarak dışarıya çıktı.

Şimdi hiç olmuş muydu o telefon? aynı soruyu sormak için uygun bir zamanı beklemek zorunda kalacaktım.

Uzun bir süre sonra kapı açılıp kapanırken gözlerimi yumarak uyuyor numarası yaptım. Derin nefes sesleri odayı doldururken yatağın benden olan tarafı çöktüğünde kipriklerime sıcak bir parmak deydi.

Huysuzlanarak geriye çekilsemde yine aynı işlemi yüzümün herbir kenarına uyguladı.
"Uyumadığını biliyorum huysuz. Eğer soruna bir cevap arıyorsan hemen kalkıp giyinmelisin."

Yerimden hızla kalkrak valize ilerledim. Nereye gideceğimizi bilmediğimden ne giyeceğimi de bilmiyordum. "Nereye gideceğiz?"

"Düşündüm ki bu son yaşadıkların ve gördüklerin seni çok üzdü. Bir yerde okumuştum eğer anne mutsuzsa bundan bebekte etkilenirmiş. Bende sizi alışveriş merkezine götürmek istedim."

Kaşlarım havaya ilgiyle kalkarken "öylemi oluyormuş?" Diye, sormaktan kendimi alamadım. "Eee, başka?" Yatağa uzanarak elimi çenemin altına koyarak seni dinliyorum bakışları attım.

Bana gülümseyerek baktı. "Üstünü giyin arabada konuşuruz."

Istediğim olmadığı için asık suratla valize ilerledim. Içinden şort askılı ikilisini çıkartarak üstüme geçirdim.

Hazır olduğumu söylemek için nicolasa döndüğümde koyulaşan gözlerinin üzerimde gezindiğini gördüm.

Kahretsin şu lavaboda giyinme işini sürekli unutuyordum. "Hazırım."

Elinde olmadan kısık sesi ile "bende," dediğini çok sonradan fark ederek gözlerini çekti. Boğazını temizleyerek "yani bende hazırım gidebiliriz." Dedi, altındaki baksıra bakarak. "Yani pantolon giydiğimde hazır olacağım." Yanımdan geçerken hoş kokusu burnumu gıdıklarken ister istemez kıkırdadım. "Sen istersen beni arabada bekle, ben giyinir gelirim, olur mu?"

Kafamı sallayarak komidinin üstünden anahtarı aldım. "Arabadayım."

Nico beyimiz daha fazla azıp da sapıtmasın diye hızla odadan çıkıp lobiye ilerledim. Arabaya bineceğimde karşıdaki araba dikkatimi çekti. Daha çok içindeki kişi.

Yüzüm şaşkınlık ile peydahlanırken olduğum yere mıhlanıp kaldım. Arabanın içindekiler inip bana doğru ilerlerken durup sadece bana gelmelerini izledim.

Haraket edemiyordum korkum yüzümden belli oluyordu. Şuan tek tesellim niconun beni bu sıcakta fazla bekletmeyeceği için hızlı olacağıydı. "Naber güzelim işler nasıl gidiyor?" Iğrenç eli ile saçımdan bir tutam alarak parmağına doladı. Diğeri arabaya yaslanırken, arka çaprazıma kaçmamam için diğeri bariyer oldu.

"Sizene, gidin buradan sa,sahibim sizi burada görmesin."

"Niye kızım, eniştemizle tanışırız işte. Nede olsa abilerin sayılırız biz senin."

"Siz benim abim falan değilsiniz, şimdi gidin buradan." Beni kolumdan zorla tutup arabaya ilerlettiler. Arkadan gelen max arka kapıyı açarak kafamı arabanın içini görebileceğim şekilde ayarladı.

Elllerinden birkaç kez kurtulmaya çalıştım ama nafile. "Sap-5 seni görmeyeli çok uzun zaman oluyor. Nasılsın bakalım?"

"Sizene benim sahibim var. Anlıyor musun? Birazdan burada olur."

Işaret parmağını dudağına götürerek "şşş," dedi. "Senin sahibin benim benden başka kimse senin sahibin olamaz. Bunuda o aptal beynine kazı."

Bedenimin üzerinden ki eller çekildiğinde kendimi sirkeledim. Kim bilir kaç kişinin canını almışlardı o eller. "Şimdi git ama geri döneceğim."

Arabaya binip gittiler. Nicolas az ötede görünürken hemen göz yaşlarımı silerek arabanın yanına ilerledim.

Ağladığımı fark etmemesi için kafamı eğerek torpidoyu açtım. Amacım su bulmaktı ama onun yerine bir silah vardı.

Ne olurdu ki şu dünyadan bebeğim ile göçüp gitsem. Hem ona iyilik yapmış olurdum, böyle bir dünyaya getirmeyerek. Elime silahı alarak sağına soluna baktım.

"İnan bana bu silahı beynime sıkarak sana en büyük iyiliği yapmış olurum. Beni affedersin değilmi?" Diğer elimi karnıma götürüp okşadım.

"Seni benden alacaklarına ikimizide bu dünyadan kurtarırım olmaz mı?"

Gözlerim bize yaklaşmakta olan adama kaydığında silahın tetiğini çektim. Bana gülümserken ona küçük tebessümü mü gönderdim. O bunu bilmesede bu veda gülümsemesiydi.

Gözlerim ile karnıma baktığım da silahı kalbime doğrulttum. Tetiği çekeceğimde gözlerimi yumarak, yutkundum.

Özür dilerim bebeğim beni affet...

    ....
Final nasıl olsun???

Mutlu?   Mutsuz?   

Görüşürüz...

365 GÜN SahipsizWhere stories live. Discover now