19; bad guy

3.7K 405 247
                                    

üç ay oldu ama üç sene gibi hissediyorum gerçekten. çok zor zamanlardan geçtim ama geri dönmeyi başardım!! bekleyen herkese çokkk teşekkür ederim, upuzun bi bölüm getirdim size, yorumlarda küfür etmeyelim olur mu <33 iyi okumalar aşklarım mika out 


Arabada yan yana oturamadıkları yetmiyormuş gibi, şimdi yükselen asansörde sevgilisinden uzakta durmak Jeon Jungkook'u hiç olmadığı kadar geriyor, endişeyle çırpınan kalbini iyice zorluyordu. Bakışlarını asansör aynasındaki yansımasına değdirdiğinde sevgilisinin kendi eline baktığını görmüş ve istemsizce avuç içine o sakinleştirici resmi çizmeye çalıştığını fark etmişti. Yıllar öncesinden kalan bir alışkanlık.

Alışkanlıklar zor geçiyordu.

Taehyung Jungkook'un babasını yalnızca homofobik olarak biliyordu, aralarında geçen her şeyden haberdar değildi. Jungkook'un genç yaşında bir gay bara sürüklendiğini ve babasının fotoğrafları yok ettiğini biliyordu, Jungkook'un okuldan alındığını ve evde eğitim görmeye başladığını biliyordu. Jungkook'un evde yapayalnız kaldığını, kapana kısılmış hissettiğini biliyordu. Çünkü Jungkook'tan sadece bu kadarını dinlemişti. Jungkook çektiği eziyetleri ona anlatmamıştı, Jungkook saçlarındaki kırıkları kestirirken hala hıçkıra hıçkıra ağladığını ona söylememişti, Jungkook babasından nasıl korktuğunu asla dillendirmemişti.

Babasının karşısında konu sadece Taehyung olduğunda durabildiğini de söylememişti. Taehyung Jungkook'un o duvar resmini gördüğünü biliyordu yalnızca, aynı gökyüzünü taklit etmeye çalıştığı gece babası Jungkook'u Taeho'nun oğluna zarar vermekle tehdit edince Jeon Jungeun'ı duvara nasıl çarptığını Taehyung bilmiyordu. Kimse bilmiyordu.

"Sen burada bekle," diye mırıldandı odaya girmeden hemen önce ama yanlarında duran adamlar Jungkook'un sevgilisini tüm bu aile dramasından korumasına bile fırsat vermemişlerdi. Jungkook içeri geçer geçmez Taehyung da arkasından güçlü bir şekilde odaya itilmiş, Jungkook'a çarparak duraksamıştı. Jungkook onu tutup da iyi olup olmadığından emin olamadı, genç adamın bakışları yatağın yanında dikilen kadının üzerindeydi. Annesinin üzerinde.

Taehyung kendini toparlayıp sevgilisinden bir iki adım geride durdu, onun bakışları da borçlu hissettiği için kendinden nefret ettiği adamı bulmuştu.

Konuşulmayan bazı gerçekler vardı. Mesela Jungkook, Taehyung onu sevdiği için kendisini babasına karşı suçlu hissediyor sanıyordu. Bunu Galler'de yalnızca yarım saattir tanıdığı yaşlı bir adamla bile paylaşabilmişti, ama üzüntüsünü asla Taehyung'la paylaşıp aralarındaki bu iletişimsizlik sorununu çözememişti. Ya da Taehyung. Taehyung Bay Jeon'a minnet duymuyordu, Jungkook'a çektirdiği işkenceleri de bilmiyordu. Jungkook'u üzdüğünü biliyordu sadece, Taehyung için yeterliydi bu. Sevgilisini üzen bir adama minnet duyamazdı, hissettiği bu borçluluk duygusunu da para kazanıp geri ödeyerek kapatacaktı. Ama Taehyung da bunu Jungkook'a söylememişti. Konusu açılmamıştı, Taehyung da açmamıştı. Baban o gece karakoldan kurtardı beni, demişti. Operasyon günlüğüne yazmıştı, Jungkook okuduğuna değil düşündüğüne inanmıştı.

Şu an başlarına gelen olayla ilgili tek şansları, birazdan tüm bu yanlış anlaşılmaların çözülecek olmasıydı.

"Hoş geldiniz," Yataktaki adam hırıltılı sesiyle konuştuğunda Jungkook'un bakışları en sonunda ona dönebilmişti. "Yaklaşsanıza."

İki genç adam da hareket etmedi, Jungkook Taehyung yaklaşır korkusuyla tuttuğu nefesini salıp rahatlattı gövdesini. "Yaklaşsınlar," dedi babası bu sefer. Arkalarında kalan adamlar çift bir şey diyemeden onları iteleyerek yatağa yaklaşmaya zorladı.

the boarding house // taekookWhere stories live. Discover now