11; never not

3.8K 490 107
                                    

  O gün hava o kadar güzeldi ki resim yapmak için ikisinden birinin odasına kapanmak yerine sahile inmeyi tercih etmişler, tuvalleri ve boyalarıyla birlikte denize karşı mesken kurmuşlardı. Sürekli aynı binada, aynı insanlarla birlikte olmalarına rağmen Taehyung burada bu kadar aktif olacağını ve sıkılmayacağını hiç düşünmemişti. Elbette, bu konu hakkında en büyük pay yalnızca bir metre uzağında oturup ağzına sıkıştırdığı fırçasıyla tuvaline bakan genç adama aitti. Telefonu çalınca dikkati yaptığı resimden ayrılan ve bakışları ikilinin arasında, örtünün üstünde titreyen cihaza kayan genç adam. Jungkook.

Ekranda gördüğü numarayla Jungkook'un kaşları çatılmıştı, dudaklarının arasındaki fırçayı boştaki eline alırken bakışlarını yavaşça Taehyung'a kaldırdı. "Taehyung?" Taehyung'un kendisini dinlediğini fark edince beklemeden devam etmişti. "Açar mısın?"

Yaşça büyük olanın gözlerini kırpıştırarak yutkunması gerekmişti. Bu senaryoda genelde kendisi telefonuna bakılması için yalvaran, Seokjin-ie hyung'uysa yalvarılan taraftı. "Tanımadığım bir numara," diye açıklamaya başladı Jungkook, Taehyung onu daha önce hiç böyle panik halinde görmemişti ve acaba kendisi de mi Seokjin-ie hyung'una yalvarırken böyle görünüyordu, merak etmeye başlamıştı. Hyung'unun nasıl da her şeyi boş verip kendisine karşı bu kadar korumacı olduğunu anlamıştı birden. Hattın diğer ucunda azılı bir katil, belki bir nazi, belki bir uzaylı, ama çok büyük bir ihtimalle kötü bir haber vardı ve Taehyung o an Jungkook için tüm bunları göze almaya hazırdı. "Konuşmak istemediğim biriyse..."

Jungkook'un sesi cümlesinin sonuna doğru kaybolurken Taehyung cihazı beklemeden onun ellerinden ayırmış ve aramayı yanıtlayarak kulağına yaslamıştı. "Alo?"

Hattın diğer ucunda her kim vardıysa belliydi ki telefonu Jungkook dışında birinin açmasını beklemiyordu, bu yüzden birkaç saniyelik rahatsız edici bir sessizlik ortaya çıktı ve Taehyung kaşlarını çatarak üsteledi. "Alo?!"

"Aman tanrım!" Rita hattın diğer ucunda olup biteni kavrayarak çığlık attığında Taehyung'un öfkeli solukları boğazına takılmış, kan kafasına hücum etmişti. "Artık birbirinizin telefonlarını açıyorsunuz!"

Genç adam telefonu kıpkırmızı bir suratla Jungkook'a uzattığında Jungkook şaşkın bir ifadeyle cihazı ondan alıp kulağına yaslamıştı. Kötü bir şey olmuş olsaydı Taehyung'un böyle bir tepki vermeyeceğini tahmin ediyordu. "Alo?"

Hattın diğer ucunda Rita'nın olduğunu anlayınca Taehyung'un üzerindeki gözleri irileşmişti, genç kadın bağırmaya, Taehyung da utanmaya devam ediyordu. Rita artık ne dediyse Jungkook da kızararak ayaklanmış ve daha rahat konuşabilmek adına sahil boyunca yürümeye başlamıştı.

Taehyung'un kendine gelebilmek için yanaklarını hafifçe tokatlaması ve iki gündür üzerinde çalıştığı tuvaline dönmesi gerekmişti. Jungkook'a hediye etmek için gökyüzünde uçan büyük bir kuş ve üstüne de iki şövalye çizmeyi düşünüyordu ama iki gündür uğraştığı tek şey gökyüzüydü. Hediyenin sahibi önemli olunca, ressamın da gösterdiği özen doğal olarak artmıştı.

Jungkook yeterince uzaklaşmıştı, Taehyung'un onun olduğu yere doğru attığı kaçamak bakışlar kasaba yolundan gelen araba sesiyle siyah, oldukça pahalı görünen araca dönmüş, içine önüne geçemediği kötü bir his yayılmıştı. Nitekim hayatını mahveden o kötü his nadiren olduğu gibi haklı çıkmış, arabadan daha önce defalarca gördüğü yatırımcılardan ikisi inmişti. Adımlarının yönü, Petunia'nın pansiyonuydu.

Taehyung buraya geleli iki aya yakın bir zaman olmuştu ve yatırımcılar bu süre boyunca sahil yolundaki pansiyon ve evlerden yarısını satın almayı başarmışlardı. Jungkook'un herhalde otel yapacaklar, konulu tezi gerçekleşmek üzereydi ve bu durum Taehyung'u rahatsız ediyordu. Bu ufak, eski binalar sahilde çok güzel bir atmosfer yaratıyordu ve yatırımcıların binaları aldıkları takdirde sadece sahil yoluyla yetinmeyeceklerini, hemen arkada kalan ormana da bulaşacaklarını düşünüyordu. Daha doğrusu, Jungkook düşünüyordu, Taehyung da Jungkook ne derse onay veriyordu.

the boarding house // taekookWhere stories live. Discover now