Bölüm 10 - Part 1

322 25 1
                                    


Bölüm 10 - Part 1

"E gızım biz de doğurduk, biz de büyüttük çocuk. Senin dediğin şeylerde gerekmedi." diyen Şennur teyze ile ne cevap versem diye düşündüm. Bir süre sessizce neler söyleyebileceğimi düşündüm ve üslubumu da kontrol ederek sorusunu yanıtlamaya başladım.

"Şennur teyze, sizin zamanınız ile şu anki zamanda o kadar çok fark var ki. O zamanlarda sen komşunun çocuğunu evine alırdın yedirir içirir, evine gönderirdin. Annesi de güvenirdi neden çünkü komşum o benim derdi. Ama bu zamanda böyle olmuyor akrabaya bile güvenemezken komşuya nasıl güveneceksin ki? İnsanlar vicdansızlaştı, umursamazlaştı ve olağanlaştırmaya başladı her şeyi. Artık küreselleşen bir dünyada yaşıyoruz ve sadece bulunduğumuz mahalle, okul ile etkileşim halinde değiliz. Dünyanın öbür ucuna bile erişim sağlayabiliyoruz, bu yüzden de her kültürü, her insanı tanıyoruz. Küreselleşen dünyanın iyi yönü ile birlikte de birçok olumsuzluğu var. Artık her şey anında duyulur, görülür ve paylaşılır olmaya başladı." dedikten sonra nasıl bağlayacağımı düşünmeye başladım. Onun anlayacağı bir şekilde anlatmalıydım.

"Mesela bir uzmanın, eşini döven bir erkek ile ilgili röportajını okudum. Eğer bir erkek eşini dövüyorsa; bu kendini yetersiz gördüğü için, özgüveni düşük olan ve aşağılık kompleksine kapılan birinin bu duyguyu yok etmek için ve kendisinin yeterli olduğunu kanıtlamak için gücünü kendinden güçsüz olan bir varlığın üzerinde uygulayarak kanıtlamaya çalıştığını söylüyor. Bunun temel nedeni ise yine çocukluk yıllarından kaynaklı oluyor, annesi tarafından ya da babası tarafından sevgi, ilgi ve şefkat görmeyen; sürekli ötekileştirilen ve değersiz hissettirilen bir çocuk büyüyünce içindeki o yara yüzünden canavar oluyor. Nasıl bir hayvan yaralanıp canı yandığında etrafa saldırıyorsa, yaralı olan erkeklerde aynen öyle yaralı bir hayvan gibi etrafa saldırıyor. Nerede kendisinden güçsüz var, ona yükleniyor." dedim, etrafıma şöyle bir bakınınca herkesin beni izlediğini gördüm ve devam ettim.

"Bu söylediklerim onların yaptıkları eylemleri haklı çıkarır mı? Kesinlikle çıkarmaz, klinikler ve kliniklerde çalışan psikologlar bu yüzden varlar. Ruhu yaralı olan insanların ruhlarını iyileştirmek için. Sevgi insanların ilacıdır, bir kediyi düşünün ona sevginizi hissettirir ve şefkatinizi ona gösterirseniz o sizin peşinizden ayrılmaz. Ama onu sevgiden ve şefkatten yoksun bırakıp ezerseniz, eziyet ederseniz saldırganlaşır. İnsanlarda tıpkı böyle, sevgi ve şefkat insanlara deva olan bir iksir. Eskiden anne ve babalar sevgilerini gösteremiyorlarmış, birçok tanıdığım kişiden ben de oğlumu şöyle sevemedim, kızımı böyle öpemedim sözlerini duydum. Eğer sevgimizi gösterirsek sağlıklı bireyler yetiştirmek için temeli atmış oluruz. Nasıl ki bir inşaatın temeli sapasağlam ve malzemesi kaliteli olunca hiçbir deprem onu yıkamazsa, çocukların temeli ve onların temelini sağlamlaştırmak için kullandığımız maddi ve manevi malzemelerimizin kaliteli olması da onların hayata sağlam bir temelle atılmasına neden olur." derin bir nefes aldım. Devam etse miydim, etmese miydim? Sanırım etmeliyim.

"Aileden sonra en önemli şey de arkadaş çevresi. Arkadaşlık yaptığı kişilerde çok önemli, siz ne kadar sağlam temel atsanızda etraftaki kalitesiz malzemeler o binayı yıkar. Bir ekmek yapımını örnek alalım, ekmeğin kabarması için maya ve kabartma tozu koyarız, güzel açılması ve yumuşak olması içinde dinlendiririz değil mi? Tüm bu koşullar sağlandığında hamuru yapıp pişirince mükemmel bir ekmek çıkar ortaya. Çocuklarımızda işte bir hamur gibi, onların sağlam adımlarla ilerlemesini istiyorsak; onlara sevgi, şefkat ve güvenimizi vermeliyiz. Bize güvenmelilier, sürekli olur olmadık her şeye kızdığınız oğlunuz veya kızınız size artık güvenmez. Sizinle bir şeylerinizi paylaşmaz çünkü kızacağınızı düşünür bu da hatalar yapmasına neden olur. O hataları yaptığında yanında olup olmayacağınızı bilemez, çünkü siz ona bunun güvenini aşılamamışsınız, vitamini aşılanmayan bir ağaç nasıl ballanıyorsa, çocuklarda öyle güvensiz olur." dedikten sonra derin bir nefes aldım.

DUHÂWhere stories live. Discover now