Bölüm 2 - Part 2

1.7K 91 108
                                    

Bölüm 2 - Part 2

"Nagihan hocanın bir huyu var deftere tarih attırır ve o tarihi imzalatır, ödevlerimi günü gününe yaptığıma dair imzası var, ayrıca her derste derse katılmak için parmak falan da kaldırıyordum ama Nagihan hoca beni kaldırmıyordu. Derste de konuşmuyordum, zaten tüm sınıf beni dışladı haklılarmış gibi! Kamera kayıtlarından da görülür zaten bana verdiği notlar haksız yani. Zaten kural koymuştu, derste 5 eksi alana sözlüsü düşük, 10 artı alana sözlüsü 100 verecekti. Derste eksi alacak hiçbir şey yapmadım ben!" diyerek sözlerimi noktaladığım da, teyzem kafa salladı ve elimdeki eksi ve artıların olduğu not kağıdını aldı.

Ertesi gün okula geldiğimizde ilk ders Nagihan hocanındı. Nagihan hoca derse 10 dakika geç kalmıştı. O gelmeden bugün işleyeceği konuların üzerinden yeniden geçmiştim. Nagihan hoca yüzü kızarmış, saçı başı dağınık bir şekilde sınıftan içeri girdiğinde; bağırıp, çağıran, gürültü yapan ve ayakta ahırdaymış gibi tepişen erkekler durdu. Sınıf toz içinde kalmıştı ama yine de umursamamışlardı. Uyarmaya, bağırmaya kalksam zaten beni kaileye almayacaklardı biliyordum, bu yüzden kendimi yormaya gerek duymadım. Teyzemin genellikle otobüs yoluculuklarında yanında bulundurduğu maskelerden almıştım ve çantama atmıştım. Onu çıkarıp, taktım ve ağzıma, burnuma gelecek olan tozu, pisi engellemiş oldum. Nagihan hoca sınıftaki toz nedeniyle öksürük krizine girince sınıfın tüm pencerelerini açtırarak, içeride ciğerleri yakan tozların çıkmasını sağladı. Ortamdaki toz yok olunca yüzümdeki maskeyi çıkararak, boğuluyormuş hissi veren maskeden kurtuldum. Nagihan hoca ders anlatmaya başlayalı birkaç dakika olmuştu ki sınıfın kapısı çaldı. Nagihan hocanın izniyle içeri giren nöbetçi öğrenci ile zamanın gelmiş olduğunu anladım.

"Hocam müdür yardımcısı İbrahim hoca sizi ve Çilay Çağlayan'ı odasına çağırıyor. Hemen gelmenizi istiyor yalnız." diyerek sınıftan ayrıldı. Neden çağrıldığını bilmediği için yüzünde merak kırıntıları net bir şekilde görülüyordu. Öğrencinin çıktığı kapıdan gözlerini ayırıp bana çevirdiğinde hiçbir şey belli etmedim. Mimiksiz bir şekilde gözlerinin içine baktıktan sonra oturduğum sıradan kalktım ve sınıfın çıkışına ilerledim.

Sınıftan çıkıp, koridorda ilerlerken kapı açılma sesi geldi. Büyük ihtimalle Nagihan hoca da sınıftan çıktı ve Baş Müdür Yardımcısı İbrahim hocanın odasına gelecekti. Koridorun sonundaki merdivenlerden hızlı hızlı yukarı çıktım. 10. sınıfların katı olan bu katın koridorun sonunda bir aşağı inen merdiven ve bir de yine bir koridor vardı. Ben o koridordan İbrahim hocanın odasına gideceğim. Koridor bitince geniş alandan diğer koridora geçerek, koridorun girişindeki sağdan ikinci kapıyı çalıp, içeri girdim. Geniş masanın önündeki koltuklardan birinde teyzem ve kendi koltuğunda da İbrahim hoca oturuyordu.

"Gel kızım, kapıyı kapat. Teyzenin yanına otur." deyince kafamı sallayıp, başka bir şey söylemeden teyzemin yanına oturdum. Ben yeni oturmuştum ki kapı tekrar çaldı ve bu defa Nagihan hoca gelmişti.

"Buyurun hocam, gelin. Şöyle oturun." diyen İbrahim hoca ile; Nagihan hoca, İbrahim hocanın gösterdiği yere, bizim karşımızda olan tekli koltuğa oturdu. Neden burada olduğunu fazlasıyla merak ettiği yüz mimiklerinden belliydi. Gözleri bir bize, bir de İbrahim hocaya gidiyordu. Gözlerim üzerinde olduğu için kucağında birleştirdiği ellerinin titrediğini net olarak görüyordum. İbrahim hoca önünde bulunan sudan bir yudum aldıktan sonra, ellerini önünde birleştirerek konuştu.

"Hocam, öğrencimiz ve velisi sizden şikayetçiymiş." Nagihan hoca dönüp bana ve teyzeme baktıktan sonra, tekrar İbrahim hocaya döndü.

"Neden şikâyetçiymişler peki hocam?" sesindeki tını kinaye miydi, yoksa tedirginlik miydi anlayamamıştım. Karışık bir ses tınısı vardı. İbrahim hoca masanın üzerindeki katlı kağıdı Nagihan hocaya uzattı.

DUHÂWhere stories live. Discover now