30: ❝Ne Me Quitte Pas❞

1.5K 195 118
                                    

🎼 |Madrigal - Dip |

■■■■■■■

Merhaba, bir ay gibi bir aradan sonra yuvaya hoş geldiniz.

Bu kadar bekletmemin bir sebebi vardı elbette.

Gördüğünüz üzre 30. Bölüme gelmiş bulunmaktayız. Bu bölüm yayımda olduğu an bilmelisiniz ki, Epistle çoktan final verdi. Şu anda tam olarak 11 bölümü aynı anda yayımlamış olup, o artık üzerime yük olan ve bir an evvel yapmak istediğim tamamlandı butonuna basmış bulunmaktayım.

Neden 11 bölümü aynı anda yayımladığıma gelecek olursam şayet, tek amacım hikayeden kopmanızı istemememdi. Araya zaman girdikçe ne mutlu anların ne de hüznün kalbimizde bir etkisi oluyor. Bunu samimi bir okuyucu olarak söylemek isterim ben de.

Demek istediğim, şu anda 40. Bölüm dahil yayımda. Benim gösterdiğim hassasiyeti gösterip tüm bölümleri aynı anda okursanız, emin olun ne gidişattan ne de kitabın ruhundan koparsınız.

Kitabın sonunda bolca konuşabilmek için bir yazar notu bıraktım.

Buraya kadar gelen herkese teşekkür ederim.

Anımsamak için bir önceki bölüme bakmanızı öneririm.

O halde; başlayalım.

Ve,

Bitirelim.

.......

Soğuk.

25 yaşıma dek bunu, her sabah odamdan içeri dolan güneş dahi engelleyemezdi. Yatak soğuk, düşüncelerim soğuk, insanlar soğuk, aşk soğuk...

En çokta ben soğuktum her şeye karşı.

Ama gözle görülür bir gerçek vardı ki, 26'mdan sonra dünyamı başlı başına değiştiren o büyük devrim, bitmesini istediğim günlerin uzamasına, almak istemediğim solukların tenime karışmasına, en mühimi de içimi titreten o yaban soğuğun damarlarımda ısınmasına sebep olmuştu.

Bu birbirimizi öptüğümüz ilk andan beri böyleydi kanımca.

Nasıl anlatılır bilmem zira, bu zamana dek üşüdüğümü sandığım hiçbir soğuk şu anda hissettiğim ayazdan daha kudretli değildi.

Uyandığım en soğuk sabahtı belli ki; çünkü solumda Jeon Jungkook'un bedeni olmadan uyanmıştım.

Yastığımın altında bulduğum gelişigüzel yırtılmış kağıtta yazan üç kelimeyle saatlerdir bakışıyor olmam, ruhsuz bedenimi yoğun bir ağrının ağına kenetlemişti.

"Sadece senin için..."

Yüzlerce mesaja, onlarca aramaya rağmen ulaşamamış, en sonunda çareyi Jimin'i arayarak ne konuştuğumu, hıçkırıklarım arasından derdimi nasıl anlattığımı bilmeden yanıma gelmesi için çağırmıştım. Telefonun klavyesinde saatlerdir gezinen parmaklarım uyuşmuş, sevgilimin göreceğini düşündüğüm kara umutla yazmaya, bir şekilde ona ulaşmaya çaresizce gönül vermiştim.

Sevgili:
bebeğim, neredesin? (08:23)

neden telefonlarımı açmıyorsun? yoksa kahvaltılık almaya mı gittin? (09:08)

Jungkook, endişeleniyorum. neredesin sevgilim cevap ver lütfen. (09:24)

yastığım altındaki bu not ne, neler oluyor? Jungkook, bir şey söyle. (09:49)

ne demek sadece senin için korkutuyorsun beni. ara yalvarırım ara bir şey yap. (10:01)

Jungkook? (10:34)

Epistle | TaekookWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu