11|Gözyaşı.

5.6K 669 318
                                    

Yaz mevsiminin son ayları, hava yavaş yavaş serinliyor; hava bir gün sıcakken ertesi gün yağış olabiliyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yaz mevsiminin son ayları, hava yavaş yavaş serinliyor; hava bir gün sıcakken ertesi gün yağış olabiliyordu. Elbet doğanın bu dengesizliği yalnızca kendisini ekilememişti. Daha dün güzel havada eşiyle güle oynaya sohbet eden omega bugün kocaman odasında bir başına, kapısını kapattığı an nefes alamadığını hissettiği terastan gelen serin hava ve yağmur sesleri eşliğinde yatağında oturuyordu. Bakışları terasa düşerek ritmik sesler oluşturan yağmur tanelerindeydi. İçi içine sığmıyordu, gece boyu hiç uyuyamamış ve saatlerdir de yemek yememişti. Bedeni ona yaşamın devam ettiğini ancak kendisinin ayak uyduramadığını haykırırcasına açlık ve yorgunluktan bitkindi.

Kapısı tıklanıp aralandığında hizmetliler Jeongguk'un takip edemeyeceği hızla sofraya yiyecek bir şeyler bırakıp ayrılmışlardı. Her zaman sevdiği odasını bir zindan olarak görüyor, ne getirilen bir yemeğe dokunmak istiyor ne de odada yapabileceği pek çok şey olmasına rağmen bir adım atıyordu. Bahçede her daim olan tatlı gürültü yoktu, bugün herkes yağmurun da etkisiyle odasına çekilmiş dinleniyor olmalıydı.

Daha fazla aç karnına laf geçiremediği için hazırlanan sofraya oturdu ve eline aldığı çubuklarla ağlaya ağlaya kendini bir şeyler yemek için zorladı. Eşinin kurdunu dahi hissedemediği bu iğrenç sabahta gerek kendisini yemek için zorlaması, gerek yaşadığı yoğun stres ve gerekse de saatlerdir hiçbir şey yemediği midesine aniden fazla yüklenmesi sebebiyle yediği her şeyi son anda banyoya yetişerek çıkardı.

***

Her zaman en nefret ettiği şey kusmak olduğu için biraz da ona ağlamış, ardından bir duş alarak odasına dönmüştü. Jeongguk, hayatın böyle geçmeyeceğini, bir yere varamayacağını anladığında ise çoktan bir gün daha sona ermişti. Ağlamak, yemek yememek hiçbir şeyi çözmüyordu, bir hata yaptıysa telafi etmek için çabalamalıydı. Bir Baş Omega olarak kendisine bu kadar çökmeyi yakıştıramadı. Gece yarısını geçiyorken uykuya daldı ve uyumadan önce de moraran gözaltlarına masajlar yaptı, cildini temizledi.

Henüz yeni uykuya dalmışken hiç beklemediği bir anda kapı gürültüyle açıldığında Jeongguk yattığı yerden zıpladı ve nefeslerini tekletecek kadar hızlanan kalp atışlarını düzene koyabilmek için elini göğsüne götürdü ve derin birkaç nefes aldı.

Kapıyı açtığı kadar sert kapatan delta sinirle aldığı nefesler yatakta uzanan Jeongguk'a kadar geliyorken ona doğru yeri delecek kadar sert adımlar attı. "Ne yaptığını sanıyorsun? Bir de utanmadan beni mi cezalandırıyorsun?"

Jeongguk şaşkınlıkla odada bir o tarafa bir bu tarafa yürüyen deltaya baktı ve gülümseyerek "Gitmemişsin..." dedi.

Ancak Taehyung hiç de gülümsemiyordu. "Ne saçmalıyorsun? Günlerdir hiçbir şey yememişsin, yediklerini çıkarmışsın... Sıradaki ne? Kendine daha ne kadar zarar vereceksin beni cezalandırmak için?" Ellerini saçlarına daldırdı ve çekiştirdi. Yeterince acı çekiyor, yeterince mahvoluyordu. Jeongguk ondan daha ne istiyordu? Evet, ona bir ceza vermek için odaya kapatan kendisiydi ancak yine acı çeken oydu.

Cherry Blossom|TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin