22|Hasret.

4.1K 505 117
                                    

Deltanın gidişi üzerinden geçen zaman öylesine yavaş işliyordu ki Baş Omega olarak yoğun bir dönemden geçen Jeongguk için günler bir türlü geçmek bilmiyordu

Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.

Deltanın gidişi üzerinden geçen zaman öylesine yavaş işliyordu ki Baş Omega olarak yoğun bir dönemden geçen Jeongguk için günler bir türlü geçmek bilmiyordu. Endişeliydi, eşi her ne kadar güçlü ve ulaşılmaz olursa olsun Jeongguk bir türlü kendisini onun zarar görmeyeceğine dair telkin edemiyordu. Endişesinin dinmemesi yetmiyor gibi bir de onu öyle çok özlemişti ki odalarından çıkıp sarayın içine karışası hiç gelmiyordu.

Üstelik delta giderken çok apar topar gitmişti, Jeongguk ne onu doğru düzgün öpebilmiş ne de ciğerlerini feromonlarıyla doldurabilmişti. Çok bitkin ve yorgun hissediyordu eşinin gidişinden bu yana. Mühürlü eşi uzakta olduğu için de bu normaldi, bir yarısı eksikken nasıl keyfi tam olabilirdi ki zaten?

Kendine ait çalışma odasında kağıtlara gömülmüş eşinin gitmesine sebep olan bu savaş yüzünden kendisinin başına açılan onca işe odaklanmaya çalışıyordu. Kafasını oyalamak için yapabildiği sayılı şeylerden birisi de çalışmak olduğundan yakınmıyordu gerçi.

Kaç saat orada işlerine gömüldüğünü bilmiyordu, ona kalsa daha başını kaldırası yoktu ama kapısı çaldı ve ardından onay geldiğinde açıldı. Jeongguk yorgun gözlerini kapıya diktiğinde son zamanlarda en çok gördüğü yüz içeri girmişti. "Sen miydin, Jimin?"

Jimin arkadaşının yorgunluk ve uykusuzluktan kızarmış gözlerini gördüğünde iç çekerek perdeleri çekilmiş ve masa lambasıyla aydınlatılan odaya adımladı. Delta gideli iki haftadan fazla olmuştu ve daha şimdiden kendisini böylesine salan arkadaşı için ne yapabilirdi hiç bilmiyordu. Onu böylesine yıkılmış görmek kendisine aldığı eşlenme kararını sorgulatıyor, mührün yıkıcı etkisinin gerçekliğinden korkmaya başlıyordu. Ayrıyeten kendi eş adayı tüm evrenin lideri olan delta değildi, üstüne üstlük savaşmaktan zevk alan bir deli ruhluydu. Muhtemelen birçok savaşa girip çıkacaktı ve Jimin, her zaman onu böyle arkasından endişe ve özlemle bekleyen omega olacaktı. Gerçi bunları düşünmek için çok erkendi, Jimin henüz onun eşlenme teklifine net bir cevap vermeden saraya geri dönüp bu işi zamana bırakmıştı. Şimdi ise bunun ne kadar doğru bir karar olduğunu görebiliyordu.

"Jeongguk, gel biraz hava alalım. Bak neredeyse yaz geldi, çiçek bahçen o kadar güzel ki..."

Jeongguk sıkıntılı bir nefesi havaya bırakıp önünde yığılı kağıtlara bir göz attı. Çok sevdiği bahçesine bile gidememişti günlerdir. Biliyordu ki oraya gitmek yalnızca deltaya olan özlemini artırırdı. "Bitirmem gereken yığınla iş var Jimin, bir an önce halletmem lazım bunları."

Jimin önüne geldiği masada kağıtlara şöyle bir göz gezdirdi. "Acelesi yok ki, çok yıpratıyorsun kendini. Yavaş yavaş yaparız. Hem bak günlerdir doğru düzgün beslenmiyorsun, Delta Taehyung seni böyle zayıf ve bitkin görürse çok üzülür."

Jeongguk'un duyduğu isimle dudakları büzülürken gözleri dolmuştu. Sadece ismini duymak bile onu bu hale getiriyordu, sebebi neydi anlamıyordu hiç. Mühür yüzünden mi böyle eşine muhtaç hissediyordu yoksa ona olan sevgisi yüzünden mi onsuz nefes almak bu kadar zordu?

Cherry Blossom|TaekookTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon