3.Bölüm: İçini okumak

68.1K 3K 448
                                    

Bazen hayatımın hızına yetişemiyordum. Sanki ben bir köpektim, hayatım ise o köpeğin kuyruğuydu. Ne zaman tam akışını yakaladım deyip, ona göre ayak uydurucakken kuyruğum yani hayatım kaçıyordu, bende ona yetişemiyordum. Yada tam her şey yoluna girecekken bir anda olağan hızından çıkıyor, beni sanki buga sokacak bir olay gerçekleşiyordu. Olduğum yerde kala kalıyor ne yapacağımı şaşırıyordum.

Dünün verdiği rahatlık ile geçen sakin hayatım, kuyruğumun yaptığı ani atak ile birden yeniden hızlanmıştı. Yani bir müşteri ile kavga ediyordum.Az kaldı sanırım saç baş girmemize..

Ama bir sorun daha ortaya çıkıyordu bu noktada. Adam keldi. Yani saç baş giremezdik. Daha çok o benim saçımı tutar aşağıya çekerdi bende bıyığından tutmaya çalışırdım. Aynen aynen sevdim bu planı.

"Beyefendi, son kez söylüyorum kitapları düzeltirken yanlışıkla ortaya koymuşum. Bu kitap satılık değildir."

"Bak, sen anlamadın galiba?" dedi elini cebinden çıkarıp. "Ahmet var ya buranın sahibi." sonra durup bir baştan aşağıya süzdü beni. "Sen yeni mi başladın?" diye sordu.

"Hayır, iki ayı geçti." diye cevapladım.

"Sen yenisin bilmezsin. Benim Ahmet ile ilişkim çok farklıdır. Ve eğer bana yaptığın bu saygısızlığı öğrenir ise sana acımaz haberin olsun."

"Vallahi beyefendi, ahmet amca yokken burası bende. Ve kimse için kafama göre iş yapamam. İlişkiniz hakkında bir şey bilmiyorum, fakat" deyip kasa tarafında eğilip adama yaklaştım.

"Dükkân şu anda Ahmet amca tarafından bana emanet edilmiştir. Ve mevcut konumlarımız içersinde sizce Ahmet amca dükkanını emanet ettiği bana mı inanır yoksa size mi?" diye sordum.

Bana inanırdı. Yani sanırım.

İnşallah bana inanırdı. Bende mal gibi kalmazdım.

"Bu kitabı size satamam. Artı olarak size bir saygısızlık yapmadım. Fakat siz sınırı aşmaya devam ederseniz, bu kadar sakin kalmam." dedim sakince.

Nerede deli varsa beni buluyordu arkadaş!

"Adın ne senin?" diye sordu sertçe. Gülümsedim. "Ada, Ada Kırık."

Adam güldü. "Beyin tahtaların da kırık mı?"

Dudağımı dişledim. "Soyadımla en son ilkokulda dalga geçilmişti. Sanırım ilkokul terksiniz? Yoksa uzaktan mı okuyorsunuz?" dedim alayla. Düşünür gibi yapıp konuştum. "Hâlâ soy isimle dalga geçmek komik mi cidden ya, geçmedi mi o devir?"

"Bekle sen Ada. Ben bir arayayım." deyip telefonunu çıkardı. "Selam da söyleyin Ahmet amcam'a." dedim tebessüm ederek.

Telefon çalmaya başladı. Birkaç saniye sonra ise çağrı reddedildi. Ahmet Amca'cım adamın suratına kapamıştı telefonu.

Seviyorum bu adamı ya.

Adam bana bir bakış attıktan sonra kafasını sallayarak dışarı çıktı. Ardından kapıyı açık bıraktı.

"İşte böyle adamı bozarlar." diye mırıldandım.

-

Ferda Teyze'nin içeri girmesi ile şaşırdım. Pek nadir uğrardı buralara. Genellikle dedikodu olunca bana hemen anlatmak için gelirdi dükkana. Kendisi 50 yaşlarında kapalı, kısa tombul yanaklı bir ev hanımıydı. Neredeyse klasik Türk Ev Kadınıydı yani. Bizim apartmanın üst katlarında birinde eşi ve oğlu ile kalıyordu. Dedikoduları sağlam olduğu için pek severdim kendisini.

"Ay anam anam anam." deyip ellerinde ki poşetleri yere koydu. 

"İyi misin Ferda Yenge? Hayırdır inşallah."

Sevgili Komşum (Tamamlandı)Where stories live. Discover now