26.Bölüm: Okey Eşi

40.1K 2.2K 831
                                    

Siyah eşofmanımı yerden alarak giyindim. Bir süre sağ tarafımda ki boy aynamdan kendimi süzdüm. "Çok mu siyah siyah oldum ya?" dedim üstümdeki kısa siyah kazağı çekiştirerek.

Başımı iki yana salladım. "Çok siyah." kazağı çıkararak yere fırlattım. Kapağı açık dolabıma dönerek üçüncü raftan aynı kazağın gri renkli olanını aldım ve üstüme geçirdim. Bu kazağı zamanında indirim zamanındayken almış ve çok beğenmiştim. Dolayısıyla da, bir iki farklı rengini de almıştım.

"Gri daha hoş durdu sanki.." ellerimle kazağın içinde kalan saçlarımı dışarı çıkardım.

"Ama şimdi, bu kısa ya. Yere falan oturursak belim açılır." denemek için hemen yere çökerek aklımdaki düşünceyi canlandırdım. "Evet belim açılıyor. Rahatsız olurum kesin."

Gri kazağı çıkararak siyah kazağın yanına fırlattım. Dolabımdan daha uzun ve geniş bir sweatshirt seçmeye çalıştım. Lacivert sweatshirti görünce gülümseyerek yerinden çektim ve onu giyindim.

Aynanın iyice yanına giderek kendime baktım. Yan durdum, sırtımı dönüp baktım. Yok işte. Bu şekilde de olduğumdan çok kilolu gözükmüştüm. Geniş kazak ve geniş eşofman aynı anda giyilmiyordu. Sweatshirtin yaka kısmında boğaz kısmına gelen ufak bir detay vardı ve bu elma yanaklı beni kilolu gösteriyordu.

Sakince nefesimi bırakarak sweatshirti ve ardından eşofmanı üstümden çıkardım. Dolabımdan siyah bir tayt çıkartıp, üstüne de elime ilk gelen uzun siyah sweatshirti aldım ve giydim. Aynı şekilde aynada kendime bakındım. "Tamam." dedim taytın bacak kısmını düzeltirken.

"İyi gibi böyle. Götümde kapandı. Üşütmez." Çekmeceden çıkardığım çorapları yeniden giydiğimde tekrar fazla siyah olduğumu düşünsem de hızla bu düşünceyi zihnimden uzaklaştırdım. Kıyafet değiştirmekten yorulmuştum resmen. Ayağa kalktıktan sonra başımı aşağıya eğip ellerimle saçlarımı karıştırdım. Saçlarım beni delirtmeyip istediğim şekli alınca derin bir oh çektim. Hiç değilse bu konu da sorun yaşamamıştım.

Kara büyük ihtimalle birkaç dakikaya gelirdi, saat sekizi çoktan geçmişti. Lavaboya geçip son işlerimi halledip tekrar odama döndüm. "Makyaj yapsam mı acaba?"

Makyaj masamın yanına gidip malzemelere bir bakış attım. "Üşendim şu an." dedim dudaklarımı büzüp. "Bir de gece dönünce makyajı silmesi var. Aman boşver be Ada."

Telefonumu şarjdan çıkarıp, şarj aletini prizden çekip yere bıraktım. Telefonumdan yeniden saate bakacağım sırada kapı zilinin çalması ile tedirginlikle gülümsedim. Kara gelmişti, büyük ihtimalle. Tam odamdan, kapıyı açmak için çıkacağım sırada aynada ki kendimle tekrar göz göze gelmem sayesinde durmak zorunda kaldım. Yüzüm çok solgun gözüküyordu.

Masanın önünde duran bordo rujumu alarak dudaklarıma değdirdim. Bu ruj, gerçek anlamda vazgeçilmezimdi. Hayatımdı, aşkımdı. Eğer biterse, bende biterdim.

Ruju güzelce sürdüğümü düşündüğümde rujun kapağını kapatıp üstüne ufak bir öpücük bıraktım. Kapı zili yeniden çalınca, ruja gösterdiğim sevgi gösterisini kesip, telefonumu alarak kapıya koşar adımlarla yürüdüm ve ardından kapıyı açtım.

Tahmin ettiğim gibi Kara ile karşılaştım, üstünde sabahki kıyafetleri vardı. İçine giymiş olduğu kazağın dokusu çok yumuşaktı. Kısa bir bakışmamızın ardından konuşan o oldu. "Direkt bize geçelim istersen?" dedi.

Başımı olumlu anlamda salladım. Kapının arkasında ki anahtarı alarak, kapıyı çektim ve ardıma güzelce kilitledim. Yere eğildiğimi gören Kara gülercesine sordu. "Anahtarı paspasın altına mı koyacaksın, Ada?"

Sevgili Komşum (Tamamlandı)Where stories live. Discover now