36.Bölüm: Benim isteklerim

22.5K 1.3K 642
                                    


Öncelikle nasılsınız, umarım iyisinizdir?

İyi okumalar dilerim✨

Bir de ben Ada'nın anne babasının ismini unuttum. Daha önce belirtmiş miydim onu da hatırlamıyorum gerçi. İsimlerini Hüseyin ve Mukaddes olarak düşündüm şimdilik. Başka ise kusuruma bakmayın bir tık Ada gibiyim bu konularda, bu zamana kadar biraz fark etmişsinizdirrr.

-

Hüseyin Bey'in bünyesi tıpkı alarm kurulmuşcasına sabahın ilk saatlerinde kalkmaya ayarlanmıştı. Geç yatmış olsa da, çok yorgun olsa da her zaman erkenden uyanır, namazını kılar, oturma odasının baş köşesindeki tekli koltuğunda gazetesini okur ardından da bulmacasını çözerdi. Saat sekize yaklaşırken eşi Mukaddes Hanımı uyandırırdı.

Mukaddes Hanım, kocası gibi bir kere uyandı mı sonrasında uyuyamayanlardan değildi. Başını yastığına koyduğu an uyuyabilirdi. Namazını kılar kılmaz tekrar kendini yatağına bırakırdı. Saat sekiz, bazı günlerde dokuza yaklaşınca eşi tarafından uyandırılırdı ve kahvaltıyı hazırlamaya başlardı.

Hüseyin Bey, ağır hareketlerle yatağından kalktı ve derin nefesler alarak banyoya doğru adımladı. Başı ağrıyordu fakat namazını kılınca bunun geçeceğini düşündüğü için önemsemeden işlerini halledip abdestini aldı. Baş ağrısının sebebini ise, adı gibi biliyordu. Ada'nın erkek arkadaşı, Kara'ydı.

Sevmemişti işte çocuğu. Gözü tutmamıştı, sohbeti sarmamıştı. Yanındaki çocuğu bile daha çok sevmişti. Oflayarak elini adeta sızlayan alnında gezdirdi. Hayır, bunun yalan olduğunun farkındaydı. Erkek arkadaşı olarak getirdiği çocuk öbürü de olsa, başka biri de olsa gözü yine tutmayacak yine sevmeyecekti. Bunun sebebi, kızını tanımadığı bir şehirdeki tanımadığı bir adama vermek istememesiydi.

Hüseyin Bey kızının Isparta'ya dönmesinde ki tek ve son umudu buydu. Bu umut, Ada'nın buradan biriyle evlenmesiydi.

Fakat Ada, ne biriyle evlenmeye ne de burada çalışmaya razı olmamıştı. Bunu da anlamıyordu ya. Neden istemediğini, neden kendine bilerek zorluk çektirdiğini? Yıllarca başka bir şehirde iş arayarak kendini harap etmişti. Hâlbuki burada olsaydı, babası çevresini sayesinde ona bir yer, bir iş ayarlayabilirdi. Çok daha mutlu olabilirdi.

Ada, bunu hiç bir zaman kabul etmemişti ve her seferinde kesin bir dille reddetmişti.

Banyo kapısını ardına kapatıp mutfağa çay suyunu koymak için girdi. Çaydanlığa yeterince suyu koyup altını açtıktan sonra mutfaktan çıktı. Kızının odasının kapalı kapısı gözüne çarpınca bakışları bir süreliğine oradan ayrılmadı.

Dün onu fazla mı kırmıştı? Ya da bir önceki gün sert mi davranmıştı?

Kötü bir şey yapmak istemiyordu ki, sadece kızının iyiliğini düşünüyordu. Bunu anlamayan kızı Ada'ydı. Evet, dedi Hüseyin Bey kendi kendine. Bu konuda kendini haklı görüyordu.

Odasının kapısına kadar yavaş adımlarla ilerledi. Sağ elini kapı kulpuna atıp kızının uyanmaması için özen göstererek sessizce aşağı indirdi ve kapıyı ileri iteledi. Kapı aynı istediği gibi hiç gıcırdamadan yavaşça açıldı.

Gördüğü görüntüyü kavraması birkaç saniyesini aldı. Sağ eli kapı kulpunda kaldı, geri çekemedi. Kaşları aşağı düşerek çatıldı. Dudaklarındaki gülümseme silindi ve düz çizgi halini aldı. Baktı ve baktı.

Kızına ve kızını kollarının arasına almış çocuğa baktı.

Sinirlendiğini iliklerine kadar hissetti. Aklınca onu ayakta mı uyutmaya çalışmışlardı? Odalarının kapısını kapatıp Ada'yı odadan çıkarmıştı dün gece. Şimdi ise, o utanmadan korkmadan kızının odasına mı giriyordu? Hem de babası evdeyken, nikahları olmadan. Hangi cesaretle?

Sevgili Komşum (Tamamlandı)Where stories live. Discover now