37.Bölüm: Final

28.6K 1.4K 625
                                    

Final bölümü ile sizlerleyim. Oy ve yorumları ihmal etmeyiniz. Bölüm sonunda görüşürüz, keyifli okumalar dilerim. 💗

*

Merak ve endişeli adımlarla hızla içeri girdik. Başımı ve vücudumu sağa çevirip koridorda adım attığım da gördüğüm ilk şey, Burak ve Yusuf'un sırtıydı.

Meriç'in karşısında duran Burak ve Yusuf ne yapacaklarını bilmiyor gibi onu izliyordu. İçeri girdiğimizi fark etmeleriyle, Meriç bakışlarını yere devrilmiş olan orta sehpadan kaldırdı ve bize baktı. Meriç'in yüzünü gördüğümde gözlerim korkuyla açıldı. Saçları dağılmıştı, gözleri açılmıştı. Kelimenin tam anlamıyla berbat gözüküyordu.

Kara daha fazla beklemeden çevik bir hareketle Meriç'e ulaştı ve kolundan tutarak Meriç'in kendisinin yüzüne bakmasını sağladı. "Ne oluyor oğlum?!" diye sordu endişeli olduğu anlaşılan bir ses ile.

Meriç önce yüzünü sonrada bakışlarını Kara'ya çevirdi. Bir süre cevap vermeden boş bakışlarla Kara'ya bakmaya devam etti. "Ben o kadar kötü biri miyim?" diye sordu Kara'ya. "Bana bunu neden yaptı?"

"Meriç." dedi Kara, Meriç'in gözlerine bakmaya çalışarak. Ne demesi gerektiğini bilmediği her halinden belliydi. Meriç yüzünü çevirdi ve elleriyle yüzünü sildi. Ardından ellerini saçlarının arasından geçirdi.

Kara veya biz, hiçbir şey söylemeden sadece ona bakıyorduk. Bir şey söylemesini, ne olduğunu anlatmasını bekliyorduk.

Meriç, aklına bir şey gelmişcesine silkelendi. "Gitmem lazım." dedi birden. Kaşlarım çatıldı. Karışmak istemesem de istemsizce, "Nereye?" diye sordum. Ne olduğunu anlatmadan öylece gidecek miydi?

Meriç adım attığında kolu Kara tarafından tutulsa da sert bir hamleyle Meriç kolunu gerçi çekti. "Sonra." dedi sadece.

Ardından hızlı adımlarla kapıya doğru yürüdü. Dışarıda ki buz havaya rağmen montunu bile almadan evden çıktı. Kapı rüzgarın etkisiyle sertçe kapandığında şaşkın gözlerle Kara'ya baktım. Peşinden gitmeyecekler miydi? Soru sormayacaklar mıydı?

"Ne oluyor?" diye sordum onların tepkisizliğine karşın. Daha çok, Burak ve Yusuf'a doğru sormuştum. Çünkü onlar bizden önce buradaydılar. Ne olduğuna dair bir fikirleri olması lazımdı.

Burak, "Bir sik biliyor--" diye başladığı cümleyi tamamlamadan ağzını kapattı. Kısa bir süre sonra bana bakıp "Bilmiyorum." diye düzeltti.

Yusuf saçlarını karıştırarak koltuğa ilerledi. "Biriyle konuşuyordu." dedi ardından koltuğa oturdu.

Kendimi ona doğru çevirdim.
"Telefonda mı?" diye sordum.

Yusuf bana baktı. "Kapının önünde."

Bakışlarım Kara'yı buldu. "Kim olduğunu bilmiyor musunuz?"

"Biz içerdeydik. Sizin kadar biliyoruz." dedi Burak ve mutfağa doğru ilerledi.

Şaşkınlık içersinde, "Bu kadar mı?" diye sordum. "Konuyu böyle kapatacak mısınız? Adam evden ne biçim çıktı. Peşinden falan gitmek gerekmez mi? Gerçekten kötü gözüküyordu."

Kara bana doğru bir adım attı. Aramızdaki mesafe azalınca elini koluna koydu ve başını hafifçe eğerek, "Sen eve geç." dedi. "biz hallederiz."

Endişe ile, "Kara." desem de bakışıyla sustum. "Çok yorgunsun zaten, geç eve. Ben haber veririm sana, olur mu?"

İsteksizce, "Olur." diyebildim.

*

Saçlarımı kabanımın dışarısına atarak, ellerimle şekil verdim. Kara'dan tam dakikasında mesaj gelmesi ile çantamı yatağımın üstünden alarak kapıya doğru ilerledim. Anahtarı çektikten sonra kapıyı açtığım da Kara'da evden çıkıyordu.

Sevgili Komşum (Tamamlandı)Where stories live. Discover now