❦ BÖLÜM -12-

856K 1.7K 56
                                    

Hellö 💦

"Ahzal Bey? İşiniz bitti mi?"

Bu adam kocaman otelde kendisini nasıl bulmuştu ki?

"Bitti. Ben de seni arıyordum. Benim kıyafetlerimin stoğu azalıyor. Gidelim de kıyafet alalım." dediğinde Hamra yine itiraz edecek gibi oldu ama adam haklıydı. Güneşin altında beş dakika dursa terden ölüyordu. Bu pis kıyafetlerle de dolanamazdı.

Yerinden yavaşça kalkmaya çalıştığında ise adamın kendisine elini uzattığını fark etti. Şaşırmıştı. Bir an elini tutmak konusunda tereddüt etse de tek başına eteği açılmadan kalkamayacağını bildiği için mecburen elinin üzerine, elini bırakmıştı. Adamın kocaman eli, kendi elini kavradığı anda hızlıca kendisini yerinden kaldırmıştı.

Hamra, adamın gücüne karşılık bir an afallasa da yakınlıklarını son anda fark edip geriye doğru adım atmak zorunda kalmıştı. Çıplak ve ıslak ayaklarına geri geçirmek için sandaletlerine uzandığında genç adam, sessiz bir şekilde Hamra'yı izliyordu.

Neden havuza girmemişti ki? Onu aramayı düşündüğü vakitte havuzun yanından geçiyordu. Onca insanın içerisinde en fazla giyinmiş şekilde duran Hamra, ayaklarını bir çocuk gibi suya sokuyor ve etrafındaki insanları izliyordu. Onu hemen bulmayı beklemiyordu ama havuz başında oturup da girmemesi sinirlerini bozmadı değildi. Madem yanında mayo getirmemişti, alsaydı ya? Ama Demre aradığında böyle bir şeye Hamra'nın yeltenmeyeceğini söylemişti. Kardeşi, arkadaşını iyi tanıyor olmalıydı çünkü gerçekten de o sıcağın altında, kıyafetleriyle sadece ayaklarını sokmakla yetiniyordu. O da yanına gidip iyi bir bahane uydurarak kıyafet almayı önermişti.

Genç kız sandaletlerini sonunda giydiğinde doğruldu ve adama baktı. Topuklu giymediği için adamın yanında daha kısaydı ama sırıttığını sanmıyordu. Boyu, diğer kadınlara göre uzundu. Hatta çoğu erkekle yan yana geldiğinde aynı boyda olurdu ama bu adam da diğer erkeklere karşın uzundu.

"Ben yukarıdan çantamı falan alayım. Bekleyebilir misiniz?" dediğinde Ahzal kaşlarını çatmadan edemedi. Beklemekten nefret ederdi.

"Telefonun yanında değil mi?"

"Evet ama cüzdanım çantamda."

"Çantanı almaya gerek yok. Şirket gezisindesin. Eşyalarını şirket kartıyla alman gerek zaten. Şirket de benim olduğuna göre cüzdanına ihtiyacın yok." dediğinde Hamra şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı.

"Ama Ahzal Bey..."

"Hamra, hava kaç derece görüyor musun?" diyen genç adam elindeki telefonu kaldırdı ve ekranı Hamra'ya gösterdi. 37 derece gösteriyordu.

"Bu sıcağın altında beni bir dakika bile bekletmene müsaade etmem. Hadi, gidelim." dediğinde genç kadına söz hakkı bırakmadan ilerlemeye başlamıştı bile.

Hamra, ne diyeceğini şaşırsa da tek kelime edemeden adamın ardından ilerlemeye başlamıştı. Kendi kıyafetlerini kendi almayı severdi ama bir yandan da bunu karşılayacak paraya sahip değildi. Aldığı avans, telefon ve bilgisayar taksitlerini ancak kapatmıştı. Aylık olarak onları ödemek oldukça zordu. Böyle bir geziye çıkacağını da hiç tahmin etmediği için kenara ekstradan para bırakmamıştı. Şirketin böyle gezilerde her şeyi karşıladığını biliyordu ama kıyafetleri de yeni duymuştu.

Birlikte, kendilerini bekleyen Mercedes Vito'ya bindiklerinde ikisi de karşılıklı oturmuştu.

"Ee, oteli keşfedebildin mi?" diye soran genç adam ile düşüncelerinden çıkan Hamra, başını onaylar anlamda salladıktan hemen sonra konuştu.

KIRMIZI KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin