-6-

1.8K 118 77
                                    

Aşklarım yeni bölüm geciktiği için üzgünüm dün çok yoğundum, bölümü yetiştiremedim. Ama bir şekilde tamamladım zaten kısa bir bölüm oldu. Oy vermeyi, yorum yapmayı ve beni desteklemeyi unutmayın. Seviyorum sizi. 

♱♱♱

     Diğer sürücü adamı o şekilde arkada bırakıp gittikten sonra Manolya bir şey demeye cesaret edememişti. Düşük düzeyde çalan müzik dışında hiçbir ses yoktu. Atahan'ın öfkesinin dinip dinmediğini bilmiyordu. Aralarındaki muhabbet buna göre şekil alacaktı. Çalan yavaş şarkı bitmiş müzik çalar yeni bir şarkı çalmaya başlamıştı. Bu şarkı Bullet For My Valentine grubunun Tears Don't Fall şarkısıydı. Yaşı ilerledikçe bu zevki körelmiş olsa da Atahan gençliğinde metal şarkı dinlemeyi severdi. Şarkıyı listede unutmuş olmalıydı.

Manolya bu müzik tarzını sevmediği için müzik çalara uzandı fakat başka şarkıya geçmek yerine yanlışlıkla müzik çaların sesini sonuna kadar açtı. Aniden vokalin çığlığı arabanın içinde yankılanınca ikisi de irkilmişti. Panikleyip sesini kıstı ve kulağına güzel gelen bir şarkıya denk gelene kadar babasının şarkı listesinde dolanmaya başladı.

Atahan bu esnada sessiz kalıp arabayı sürmeye devam ediyor, hâlâ kendine küfürler eden sürücünün öfkesini yaşıyordu. Sevdiği insanlara karşı melek gibi olan bu adamın Manolya ve bir arkadaşı dışında neredeyse kimseye tahammülü yoktu. Kindar, takıntılı ve ketum biriydi.

Manolya güzel olduğunu düşündüğü bir şarkıda kalıp sırtını tekrar koltuğuna yasladı ve dışarıyı seyretmeye başladı. Geçmişi anımsatan tanıdık ezgileri duyan Atahan bakışlarını müzik çaların üzerinde akan şarkı ismine kaydırdı. Klips ve Onlar'dan Halley şarkısıydı.

Acılı hatıra yüzünden gözleri dalmış gitmişti. Direksiyonu sıktığının farkında bile değildi. Yaptığın kötülüğün cezasını çektin. Mezarda yalnız kalmayacaksın çünkü hesaplaşma henüz bitmedi.

Manolya her şeyden habersiz pencereden şarkı eşliğinde otoyolu ve ağaçları seyrediyordu. İleride kendilerini karşılayan Kıyıköy tabelasını görünce heyecanlanıp doğruldu. Babasının niçin geldiklerini tam anlamıyla anlatmadığı, kısa süreli yeni hayatının başlayacağı o küçük sahil kasabasına nihayet varmışlardı. Bedenini garip duygular sardı. Sebebini bilmiyordu. Burası kaderini belirleyecek yepyeni bir yoldu. Yersiz heyecanlandığını düşünmüştü ve daha şimdiden güneşi görmeyi özlemişti.

Atahan'ın yaklaşık dört saat süreceğini söylediği yol, İstanbul trafiği yüzünden beş saate çıkmıştı. O kadar süre araba yolculuğunun ardından neredeyse bütün vücudu tutulmuştu.

Yakınlarda tek tük konut görmeye başladıklarında kasabanın merkezine yaklaştıklarını anlamıştı. "Geldik mi baba?" diye sordu.

"Geldik." dediği sırada yakıt göstergesine bakıyordu. Azalmıştı. Yol kenarında benzinlik görünce sevindi. "Biraz mola verelim." Benzinliğe girip arabayı istasyonun yanına park ettikten sonra aracın kapısını yukarı kaldırarak açtı. Oldukça nadir ve özel bir koleksiyon parçası olan, sınırlı sayıda üretilmiş, 2003 model siyah Ferrari Enzo kelebek kapılara sahipti. Görenlerin ilgisini hemencecik çekivermişti.

"Döneceğim. Sen burada bekle." deyip orta konsoldan cüzdanını aldı ve arabadan indi. Çalışanlardan biriyle istasyonda premium benzin bulunup bulunmadığı hakkında konuşuyordu. Manolya onu izlerken ilerideki marketin yanında dikilip dedikodu yapan kişiler dikkatini çekti. Bahse gireyim... Arabamız hakkında?

Dedikodularına malzeme olan konuyu tahmin etmeye çalışıyordu. Babamın yakışıklılığı da olası tabii...

Atahan markete doğru yönelince dedikodusunu yapanlardan biri onu baştan aşağı süzüyor iken diğeri de arabaya bakmaya devam etti. Manolya kendi kendine kahkaha atıp Elbette ikisi de! diye iç geçirdi.

ZEHİR [+21]Where stories live. Discover now