5.1

13.5K 501 119
                                    

[aksa]

Duyduğum zil sesiyle kapıyı açması için Selen'e seslenirken hazırladığım sebze salatasını karıştırmaya devam ettim. Selen'in kapıyı açmasıyla birlikte Yiğit'in söylenmeleri şimdiden kulağıma ulaşmaya başlamıştı.

Onun bu hâline kendi kendime gülümserken bir anda arkamdan karnıma sarılan kollarla korkudan yerimde sıçradım. Lakin kim olduğunu anlar anlamaz geçmişti korkum. Uğraştığım işe o kadar çok dalmıştım ki Kaan'ın buraya geldiğini bile fark etmemiştim.

"Sana kendini çok yormamanı söylediğimi hatırlıyorum."

Ben tam ona cevap verecekken usulca usulca üzerimdeki sweatin altından karnıma kayan elleriyle söyleyeceklerimi es geçmiş, "Ne yapıyorsun Kaan?!" diye sessizce çıkışmıştım. Ondan da cevap gecikmemişti.

"Bebeklerimizle ilgileniyorum. Beni özlemiş gibiler."

Karnımdaki elleri yavaşça yukarıya çıkmaya başladığında karıştırdığım salatayı bir kenara bıraktım. Yönümü ona doğru çevirdiğimde o da elini üzerimden çekmek zorunda kalmıştı.

"Uslu dur."

Yüzünde geniş bir sırıtış oluştu. Kollarını iki yanımdan tezgaha yaslarken "Bir şey yapmıyorum ki," dedi yüzündeki gülümsemeyi bozmadan. Ne yaptığını çok iyi biliyordu.

"Öhm! Sofrayı mı kursak acaba? Öleceğim açlıktan."

Yiğit mutfağa dalıp bizi yakaladığı anı çaktırmamaya çalışarak konuştuğunda Kaan burnuma ufak bir öpücük bırakıp geri çekildi. Neyse ki daha fazla uzatmadan salona doğru ilerlemişti.

Derin bir nefes alıp hazırladığım salatayı içerideki masaya götürmek amacıyla ben de Kaan'ın ardından salona doğru yönelttim adımlarımı. Aksi takdirde Yiğit'in ima dolu bakışlarına maruz kalmak üzereydim.

Çok geçmeden Selen de masayı hazırlamak için işe koyulduğunda erkeklerin yardımıyla birlikte dakikalar içersinde salondaki geniş masayı yemeklerle döşemiştik.

Selen hazırladığı yemeklerin yanında iyi gideceği için dolaptaki şaraplardan bir tanesini açarak ben hariç herkese doldurduktan sonra da masada yerlerimizi almaya hazırdık.

Ben masada her zamanki yerime otururken Kaan da hemen yanımdaki sandalyeyi çekip oturmuştu. Ardından önümde duran tabağımı alıp masadaki sotelenmiş tavuk ve bol yeşillikli salatadan tabağıma doldurmaya başladı. Israr dolu bakışlarım sayesinde spagettiden de eklemeyi ihmal etmemişti.

En sonunda tabağımı doldurmayı bitirip önüme bıraktı. Bense direkt olarak çatalımı makarnaya batırıp yemeye başlamıştım. Bu harika yemekler karşısında daha fazla dayanamayacaktım.

"Yavaş ye be kızım, almıyoruz önünden."

Karşımda bana inat konuşan Yiğit'e sinirli olduğunu düşündüğüm bir bakış attım. Kaan anında "Sana ne lan!" diye çıkışırken ben onları umursamadan yemeğime devam ettim. Hamileydim ben sonuçta. Ben yemeyecektim de kim yiyecekti?

Keyifli geçen bir yemeğin ardından masayı toparlayıp salondaki geniş sehpanın etrafında yerlerimizi almış, monopoly oynamaya karar vermiştik.

Eskiden sürekli hafta sonları bir yerlerde toplanır ve birlikte vakit geçirirdik. Şu an tekrar bir arada olduğumuzu hissetmek güzeldi. Birkaç ay sonra Rusya'ya döndüğümde bu anları özleyecektim.

"Bir şey mi oldu Aksa? Durgunlaştın sanki."

Hemen yanımda oturan Kaan diğerlerinin duymayacağı bir şekilde konuştuğunda kafamı iki yana sallayarak gülümsedim. Ardından ortamda dönen sohbete eşlik etmeye çalıştım. Gidecek olduğum gerçeğini onlara hatırlatıp gecemizi berbat etmek istemiyordum...

allahım üni'de şöyle bi ortam nasip et🤲🏻

floral // baby ✓Where stories live. Discover now