6.9

12.5K 465 39
                                    

[aksa]

"Bu nasıl?"

"Güzel değil. Hem Selen böyle bir şey almış. Daha farklı bir şeyler bakalım."

Kaan oflayıp bana gösterdiği pembe kıyafet takımını askıya bıraktı. Ben de daha güzel bir şeyler bulma amacıyla geldiğimiz bebek mağazasında dolaşmaya devam ettim.

Doğuma sayılı haftalar kaldığı için artık yavaştan strese girmeye başlamıştım ve bebeklerimiz doğduğunda her şeyin hazır olabilmesi için de vakit buldukça alışverişe çıkmaya çalışıyordum. Kaan da bana bir şekilde eşlik ediyordu işte.

"Bu daha güzel sanki?"

Bu sefer de Nikolay'ın uzattığı kıyafete çevirdim bakışlarımı. Kaan'ın kendi
kendisine bir şeyler homurdandığını işitmiştim ama oralı olmadım.

"Sikerim böyle işi! Beğendiği şeye baksana kızım. Ben buna para falan vermem."

Gözlerimi devirdim.

Onun sinirli halini görmezden gelerek "Şunun bej rengine bakar mısın? Baya hoş gözüküyor," dedim. Kaan itiraz etmeyip benim işaret ettiğim kıyafeti eline aldığında ben de o sırada Nikolay'ın beğendiği kıyafeti diğer aldıklarımızın arasına sıkıştırıvermiştim.

Kaan bir eli belinde benim gösterdiğim kazağın kumaşını incelemeye daldığında onun bu haline gülmemek için ekstra bir uğraş vermeye çalıştım. Ona baba olmak çok yakışacaktı.

"Bir tanem bunun kumaşı %100 pamuk değil ki ama. Bu renkte başka bir şey bakalım."

Dudaklarımı büzüp ağlayacakmış gibi gözlerimi kıstım. Elimi kocaman olmuş karnımın üzerine yerleştirerek "Ben çocuklarıma istediğim kazağı da mı alamayacağım?" diye ağlamaklı sesimle konuştum.

"Ağlama sakın. Ne istiyorsun bana söyle."

Nikolay türkçe konuşmuyor olmama rağmen yüz ifademden olacakları anlamış olacak ki koluma girerek ilgiyle bana bakmaya başlamıştı. Ben de kafamı onun omzuna yaslayıp ağlama numarası yapmayı sürdürdüm.

"İyi tamam alalım bunu Aksa. Şuna da söyle çok sırnaşmasın. Sinirlerimi bozuyor."

Söylediğine karşılık anında yüzümün hâline son verdim ve "Ağlamıyorum ki," diyerek gülümsedim. Nikolay'ın kolundan çıkarak Kaan'ın elindeki minicik olan pijamayı koluma atıp oyuncakların olduğu kısma doğru çevirdim adımlarımı.

"Hayır anlamadığım şey bu piçin bizim yanımızda ne işi var? Ben müstakbel karımla baş başa vakit geçirmek istiyorum belki."

Müstakbel karın mıyım gerçekten?

"Adam bizi bir rahat bırakmıyor lan."

Kaan'ın söylediklerine karşılık sessiz kaldım. Ona her ne kadar Nikolay'ın nişanlı ve üstüne üstlük erkeklerden hoşlandığını söylemiş olsam da bir türlü bu tavırlarına son verdiremiyordum. En başından birbirlerinden hoşlanmamışlardı bir kere. Ben de onları kendi kendilerine bırakmıştım.

"Parası benden çıkacak kardeşim! Sana ne oluyor? Ben bunu beğendim."

Onların atışma sesleriyle düşüncelerimden sıyrılırken derin bir nefes aldım. Bazen beni gerçekten fazlasıyla zorluyorlardı.

Kafamı onlardan tarafa çevirdiğimde birkaç tane puseti ellerine alıp tartıştıklarını fark ettim. Nikolay ısrarla bir tanesini gösteriyor, rusça bir şekilde Kaan'a açıklıyordu. Kaan da ona türkçe karşılık verince ortaya büyük bir anlaşmazlık çıkmıştı.

İkisi de birbirini anlamıyorlardı ama birbirlerine bir şeyler anlatıyorlardı...

Yalancıktan karnımı tutup kısık sesli bir çığlık attım. İkisinin de dikkatini çekmemin tek sebebi bu olacak gibiydi. Hem birazcık daha numara yapsam ne olacaktı ki?

"Ne oldu bebeğim? Bir şeyin yok değil mi, suyun falan gelmedi?"

Kaan endişeyle yanıma geldiğinde yüzümü buruşturarak "Ufak bir ağrı girdi," diye yalan söyledim. Anında elini belimde hissettiğimde ben de fırsattan istifade ona yanaşmıştım.

"Geçti mi? Geçmediyse hastaneye gidelim."

"Geçti geçti."

"Sen yine de bir şey olursa söyle, tamam mı?"

Onu başımla onayladım. Belimdeki ellerinin desteğiyle öylece dikilmeye devam ettiğimizde bana imayla bakan Nikolay'a göz kırptım. Numara yaptığımı anlamıştı.

Kaan'ın eli belimde mağazayı gezmeye devam ettik. Ta ki onun telefonu çalana kadar. İster istemez telefonunu açmak amacıyla benden ayrıldığında ben de meraklı bakışlarımı ona çevirdim.

Aramayı yanıtlayarak bir süre karşı tarafı dinledi. Ardından yüzündeki ifade değiştiğinde kaşlarımı çatmama engel olamamıştım. Kısa bir süre karşı tarafı dinledikten sonra telefonu kapattı.

O telefonu kapatır kapatmaz ben de direkt "Ne oldu?" diye sormaktan kendimi alamamıştım. Verdiği cevap ise kesinlikle beklemediğim bir şeydi.

"Babam kalp krizi geçirmiş."

floral // baby ✓Where stories live. Discover now