◆22◆

4.9K 422 100
                                    

"Gözlerimde yaş, kalbimde sızı, unutmadım seni Ankara, unutamadım seni."

❊❊❊

Telefonda kendi kendime sırıtarak Batın'ın Instagram'daki fotoğraflarına bakıyordum. İlk fotoğrafta balkon demirlerine yaslanmış sigara içiyordu. Zıkkım bile onun parmaklarının arasında güle benziyordu. Ela gözleri düşünceli düşünceli karşıya bakıyordu.

İkinci fotoğrafta arkasında uzun bir cam vardı. Yüksek bir binada olduğu belliydi. Camın ardındaki ışıklı şehir manzarası oldukça güzeldi. İş yeri mi yoksa ev mi anlaşılmıyordu ama lüks olduğu kesindi.

Dayısının şirketinde bilgisayar mühendisi olarak çalıştığını biliyordum. Konumu ve maaşı iyiydi. Torpille işe girmişti ama mezun olduğu üniversite iyiydi bu yüzden kendi kendine de rahatlıkla iş bulabilirdi.

Dayısının ona karşı özel muamelede bulunmasından haz etmediği için birçok kez kavga etmiş. Daha iyi bir statü elde edebilecekken bu tartışmalardan ötürü olmamış.

Canım ya, ne kadar mütevazi adam.

Batın'ın üçüncü fotoğrafına bakacağım sırada aygır Buğra'nın sesi kulağımın ırzına geçti. "Neye bakıyon lan böyle gülerek?"

Refleksle Instagram sekmesini kapatıp arkada daha önce açtığım Subway Surf'e girdim. "Sanane." dedim Buğra'ya da cevap olarak.

"Kanka güvenliğe falan mı aşık oldun niye başlangıç ekranını izliyorsun? Sıkıntılı mısın?"

"Bence yakışıklı güvenlik."

Gözlerini abartıyla devirdi. İçimden bir ses biraz daha üsteleyeceğini söylüyordu. Bir şeyler çakmasın diye oyunu oynamaya başladığımda üstten bildirim geldi. 'B' harfini görür görmez sağa kaydırıp sildim. "O kimdi?" diye sordu Meraklı Melahat.

"Eski okul grubum."

"Grup bildirimi değildi sanki."

Sana buradan bi koyucam göreceksin grubu.

"Buğra senin işin gücün vardır, dikilme tepemde."

İşaret parmağını havaya kaldırdı. Sherlock Holmes edasıyla "Benden bir şey saklıyorsun." diyerek mükemmel tespitini ortaya koydu. Yüz ifademi ilgisiz tuttum. "Aynen Buğra, arkandan iş çeviriyorum. Benim torbacı Hüseyin yazdı, ona cevap vereceğim izin verirsen." dedim dalga geçen sesimle.

Buğra'nın kaşları aniden çatıldı. "Ne diyon lan sen? Saçma sapan konuşma."

Uyuşturucu muhabbetlerinde hassas olduğunu biliyordum ama bir şaka uğruna onun agresif modunu çekemezdim. Sessiz kalarak Batın'ın attığı mesajın gözükmemesi için sohbeti arşivledim. Buğra'nın ekranı görmemesine dikkat ettim. Tekrar ona döndüğümde artık telefonumla ilgilenmiyordu, direkt yüzüme bakıyordu. Düşünceliydi.

İç çektim. "Dalga geçtim Buğra. Ne işim olur benim köşe başlarında torba beklemeye?" Kolundan tutup yanıma oturmasını sağladım. Çektiğim anda kendini yatağa bıraktı.

Zaten gergin duran kaşlarını daha da çattı. "Sen nerden biliyorsun torbacıların köşelere geldiğini?"

Bu çocuk beni öldürecekti...

"Tabii haklısın, genelde kışlaları ya da karakol önlerini tercih ederler." Gülerek omzunu patpatladım. "Buğra, bazen odanda benden sakladığın 70'lik viski koleksiyonun olduğunu düşünüyorum. Başka türlü bu kafaya sahip olamazsın."

İfadesi biraz daha yumuşadı. "Komik mi yavşak?" Yanağının içini ısırdı. Beni boş verip kafasını yatağın diğer köşesine yasladı. Telefonuyla oynamaya başladı. "Çok da sikimdeydi senin yaptığın." diye mırıldandığını duymuştum.

Angaralı (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin