◆1◆

18K 710 288
                                    

"Öyle bir gülüşü var ki sanırsın kahvaltısını Ankara simidi ile yapmış."

❊❊❊

Araba durduktan sonra kulaklıklarımı kulağımdan çıkartıp düğüm olacağını bile bile cebime sıkıştırdım. Kapıyı açtığım an ciğerlerim Ankara'nın havasıyla doldu. Bilmem kaç saattir arabadaydım, bunalmıştım. Amcam bagajı açtı ve arabadan indi.

"Sen poşetleri al, yukarı çıkar. Ben bavulu taşırım."

"Yok amca, ben taşırım. Erkek adam olduk sonuçta."

Poşetleri elime tutuştururken dediklerimi umursamadı bile. "Sen gelirken biz dönüyorduk. Kapa çeneni ve poşetleri taşı." Amcama burukça gülümsedim ve iki elimde taşıdığım poşetler yüzünden apartman kapısını ayağımla iterek açtım. Adım seslerim yankılanırken havalandırmadan gelip tenime değen esintiyi özlediğimi fark ettim. Amcam tam arkamdan geliyordu. Tanıdık daireye vardığımda ben zili çalmadan kapıyı kuzenim açtı. Elimdeki poşetleri koymama fırsat vermeden sarıldı.

"Ya Onur abi hiç gelmeyeceksin sandım!" dedi elimdeki poşetleri alırken. Amcam da girsin diye çabucak ayakkabılarımı çıkardım ve içeri girdim. Amcam götürmem için bavulumu bana uzattı. Bavulu kulbundan tutarak kalacağım odaya götürdüm.

"Abi, Kardelen gelmedi mi?"

Kapının eşiğinde dudaklarını büzmüş on bir yaşındaki kuzenime baktım.

"Yarın gelecek onlar. Kardelen sürekli 'Yağmur'u özledim' diyor."

Dudaklarında bir tebessüm oluştu. "Abim yemeğe çağırıyor."

Sadece yemek yemek için mutfağa giren kuzenimin bir şeyler yapabilmesi gözlerimi yaşartmıştı(!). Yağmur'un peşinden mutfağa gittim. Doğrusu Buğra'yı pembe bir önlükle patates kızartırken görmeyi beklemiyordum.

"İstanbul'dan üç yıldır görmediğin kuzenin gelmiş ve sen patates mi kızartıyorsun?"

"Zıkkım ye."

Kafasını çevirip bana baktı. Yüzümdeki sırıtışı görünce ondan beklenilecek bir hareketle üzerime atladı ve kollarını sardı. Ellerini garip bir şekilde sırtıma sürdüğünde onu hızlıca ittim.

"Elin yağlıydı değil mi şerefsiz?" dedim parmaklarını sırıtarak yalayan Buğra'ya.

"Çocuğumun yanında küfür etmeyin eşek sıpaları." diyen amcamın, kapısı açık balkondan sesi geldi. Gözlerim Yağmur'u aradı. Sarışın kız sandalyeye oturmuş gülerek bizi izliyordu. Buğra tek güzel yapabildiği yemek olan patates kızartmasına tezgahta duran ketçabı kalp şeklinde sıktı. Biliyordu mayonez sevmediğimi. Ben de sandalyeye oturunca kızartma dolu tabağı masaya indirdi.

Karşıma oturdu ve elindeki çatalıyla tabağı gösterdi."Şerefsiz falan diyorsun ama biricik kuzenin senin için kalp yaptı."

Önümde duran yamuk kalp şekline baktım. Buğra'nın kalp anlayışı buysa eğer kimsenin neden onunla sevgili olmadığı anlaşılmış olurdu. Allah korusun sevgilisine seni çizdim niyetine çöp adam resmi gösterirdi.

Buğra'ya cevap vermeden masada duran çatallardan iki tane aldım. Birini Yağmur'a uzattım.

Balkonda sigarasını düşünceli düşünceli içen amcama seslendim. "Amca sen yemeyecek misin?" Yağmur hemen onun yerine cevap verdi.

"Duymaz o seni. Airpods almıştı. Saatlerce son ses Edis dinliyor."

Gülmeden edemedim. Adam ellilerinde olmasına rağmen on beş yaşındaki ergenler gibi davranıyordu.

Angaralı (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin