◆23◆

3.2K 235 38
                                    

"Çal be usta Ankara havası olsun, dertlerimiz biraz kendine gelsin."

❊❊❊

Ne kadar süredir bu pozisyondayız, bilmiyorum. Bildiğim tek şey beni saran kollardan ayrılmak istemediğim. Onun kalp atışını duymak artık bir lütuf gibi geliyordu. Tanıdık bir hissiyatı vardı.

"Batın." dedim sessizliği bozarak. Efendim anlamına gelen bir ses çıkardı. Kafamı onun göğsünden kaldırdım. "Kolum karıncalandı." dedim mızmızlanan küçük çocuklar gibi. Güldüğünü işittim. Bu adam beni bitiriyordu. Beni kendinden ayırdı ve alnıma küçük bir buse kondurdu.

Artık helaliydim.

"Aslında sana önemli şey söylemem gerek." Ciddiyeti hissettiğimde gerildim. En son beni duvara sıkıştırıp 'Angaralı'yım lan ben' diye haykırdığında sesi bu tonlamadaydı.

"Onur aslında-" Batın devamını getiremeden çalan telefonu bizi birbirimizden ayırmayı başaran tek unsurdu. Bir küfür mırıldandı ardından arka cebinden telefonunu çıkardı. Boşta kalan eliyle hâlâ kalçamı tutuyordu.

"Ne var?"

"Koray'ı ne zaman getireceksin?"

Kadın sesini net bir şekilde duyuyordum.

"Koray sekiz yaşında değil. Gelmek isteseydi gelirdi." dedi Batın. Sesinin tınısında alay vardı.

"Senin yüzünden benden uzaklaştı."

Kadının suçlayıcı cümlesi Batın için bir şey ifade etmemişti. Mimik oynatmamıştı. "Hayır. Seni aldatan herifi parası için yanında tuttun. Saf rolüne büründün." dedi iğneliyici şekilde.

Beni böyle bir insan arasa aramayı direkt sonlandırırdım. Batın iyi dayanıyordu.

"Koray'ı ne zaman getireceksin?"

"Kocan ait olduğu cehenneme döndüğü zaman."

Metinden okur gibi söylediği sözlerin ardından aramayı kapatıp telefonu cebine koydu. Nefes alış verişinin sıklığından gerildiğini anlamıştım. Kollarımı boynuna sardım. O da yüzünü omzuma gömdü. Onun da yaşamında zorluklar vardı ve bazen boğuluyordu. Zamanla değil zamanını harcadığın insanla aşabilirdin zorlukları. Ben ona yardım etmek istiyordum. Ona üstesinden gelebileceğine inandırmak istiyordum. Aynı zamanda bunu sağlayan tek kişi olmak istiyordum.

Tekrar telefonu çaldığında bu sefer sesli küfür etti. Açmayacak gibi göründüğü için cebinden çıkarttım. "Fatih." diye arayan kişiyi dışımdan okudum. İsmi söylediğimde tekrar söylendi ve kendini benden uzaklaştırırken telefonu elimden aldı. Aramayı açmadan önce yanağıma eğildi ve hafifçe ısırdı. Daha önce de yanakların tam ısırmalık diye şaka yapmıştı. Canımı yakmamıştı ama ısırdığı bölge yanıyordu sanki.

"Bebeğim iki dakikalığına şu hıyara cevap verip geliyorum." dedi. Sesi o kadar ikna edici gelmişti ki büyülenerek başımla onayladım. Az önce bana bebeğim demişti...

Telefonu kulağına götürerek sokağın içine doğru ilerledi. Köşeyi dönene kadar arkasından izledim. Ne dediğini de hiç duymuyordum. Biraz bekledim. Konuşması uzun sürecek gibiydi.

Tam arkamı dönüp parka gidecekken çarptığım benden uzun erkek bedeniyle afalladım. Kim olduğuna bakmadan özür diledim. Cevap gelmeyince yüzüne bakmak için kafamı kaldırdım.

"Sen..."

"Naber?"

Kendimi koruma amaçlı geri çekildiğimde donuk bir ifadeyle "Korkmana gerek yok." dedi. Tek kaşımı şüpheyle kaldırdım. Bu şehirde kime güveneceğimi kestiremiyordum. Bildiğim tek şey, kuzenim yardıma muhtaçken bana engel olan, Ünal denilen bu herife asla güvenmemem gerektiği.

"Sanıyorum ki benden nefret ediyorsun."

"Sevmem için bir sebep söyle." Arkamı dönüp Batın'ı kontrol ettim. Konuşmaya devam ediyor olmalıydı. Tekrar önümdeki uzun bedene döndüm. "Anlaşılan Batın'ın yumruğu az gelmiş." dedim sol gözündeki morluğa bakarken.

İyi oturtmuş canım erkeğim.

"Batın ve senin nasıl bir ilişkiniz var?"

"Hangi kısmı seni ilgilendiriyor?" dedim inatla. Beni dövmesi kolaydı, zaten kavgada bana engel olduğunda ne kadar kuvvetli olduğunu anlamıştım. Fakat burada bağırsam Batın'ın ışık hızıyla varacağını biliyordum. Yine de bu çocuğun derdinin ne olduğunu merak ediyordum. Uğraşmak isteyen bir homofobik miydi, sadece dedikodu mu öğrenmek istiyordu yoksa arkasında başka bir şey mi vardı? Ne de olsa, Batın'ın beni öptüğünü görmüş olabilirdi. Hâlâ emin değildim.

"Arkadaşım uzun süredir Batın'dan hoşlanıyor."

Alayla güldüm. "Bana ne amına koyayım!"

"Onlar flörtlerdi. Arkadaşım şehirdışına gitmesey-"

"Ne?" Gözlerim irileşti. Yakasından tutup boyumuzu eşitledim. "Ne dedin?"

Donuk ifadesi yerini piç bir sırıtış aldı. "Bilmiyor muydun?"

İnanmak istemedim. İnkar ederek kafamı sağa sola salladım. "Yalan söylüyorsun." dedim dişlerimi sıkarak. Lâkin onun sırıtışı büyüdü. Gözleri ise bana acır gibi bakıyordu.

"Koray sana hiç söylemedi mi?"

Söylemişti. Şehirdışında sevdiği var demişti. İkilemde kalmıştım. Ünal'a nasıl güvenebilirdim ki? O Atakan'ın tarafındaydı. Kuzenime zarar vermişlerdi.

Ağlamamak için kendimi sıkıyordum. Sonuçta Batın'ı ne kadar süredir tanıyordum ki?

"Koray'ın abisinden aşağı kalır yanı yok küçük tavşan." Ellerim çoktan yakasını bırakmıştı. Sözleri canımı yakıyordu ancak cevap veremiyordum. "Ona hemen kanacak kadar aptalsın gerçekten."

Parmakları yavaşça çenemi buldu.

"Şayet bana inanmıyorsan elimde yeterince kanıt var."

Ne olduğunu idrak edemeden burunlarımız birbirine değecek mesafeye gelmişti. Onu itmek için uzattığım ellerimi tuttu.

Ne sikim oluyordu?

Üzüntümün yerini yavaşça korku alırken tam ağzımı açıyordum ki dudaklarımda istemediğim bir baskı hissettim. Kurtulmak için elimi çırparken bu saliselik baskı dişlerini etime geçirdiğinde son bulmuştu. Kesinlikle Batın ile aynı değildi. İğrençti. Beni hazırlıksız yakalamıştı. Ondan böyle bir davranış kesinlikle beklemiyordum. Acele ederek bacak arasına attığım tekmeyle geri çekildi. O acısını yaşayıp erkekliğini tutarken Buğra'dan öğrendiğim taktikle saçını tuttum ve aşağıya doğru kuvvet uyguladım. Acıyla inlerken bu sefer karın boşluğuna bir tekme savurdum.

"Uzak dur lan benden amcık hoşafı!"

Baya acıtmış olmalıydı fakat histerik bir kahkaha attığında kafamı karıştırdı. "Merak etme, istediğimi aldım." dedi ve bir eliyle karnını tutarken diğer elindeki telefonunu gözüyle işaret etti.

Siktir.

❊❊❊

(ünal'ın kim olduğunu unutanlar 17 ve 18. bölümlere baksın)

Angaralı (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin