0.6

397 42 5
                                    

Minho elindeki eldivenleri çıkarttı ve öğretmenler masasını üstüne bıraktı, ayağa kalkıp üzerindeki kabandan da kurtulmuş ve tekrar koltuğuna oturmuştu. Yan tarafa bıraktığı kağıtları önüne çekti. Kağıtları yarına kadar sınıf sınıf ayırmalı, ertesi günde notları hesaplamaya başlamalıydı. Daha sisteme girmesi vardı birde, sürekli çöken sisteme....

Hiç vakit kaybetmeden üzerindeki kalın hırkanın kollarını sıvadı. İlk dosyayı önüne koyup kağıtları masaya yığdı ve oyalanmadan ayırmaya başladı.

Bir süre sonra 3 sınıfı liste düzenine göre dizmiş ve dosyalara yerleştirmişti. Kolundaki saat 12:30'u gösterirken kendini sandalyede biraz geri itti. Öğle arası 10 dakika içinde bitecekti ve daha hiçbir şey yememişti. Düzenlediği kağıtları bir kenara, dağınık kağıtları bir yana koydu ve çantasına uzandı.

O cüzdanını ararken, kapı açılmış ve Jisung elinde iki tost ile içeri girmişti. Hızlı adımlarla kahve makinesine ilerlemiş, tostları tepsiye koymuştu. Zaten hazırda bekleyen suyu doldurup kahveleri hazırladıktan sonra onları da tepsiye aldı ve Minho'nun yanına ilerledi.

Minho, yanındaki hareketlilik ile kafasını çantasından kaldırmış ve Jisung'a bakmıştı. Jisung gözlerinin içine bakan Minho ile gülümsedi ve hafifçe eğilip tepsiyi önüne koydu.

"Sizi yemekhane de göremedim, karışık tost sevdiğinizi bildiğimden bir tane de size aldım."

Minho Jisung'un söylediği ile kocaman gülümsedi. Çantasını yere koyup bakışlarını tostlara çekti.

"Ne güzel düşünmüşsünüz, çok teşekkür ederim."

Jisung titreyen ellerine nazaran sakince yanına oturmuş ve tostu eline alıp bir şey diyemeden yemeye başlamıştı.

"Siz sınavlarınızı yaptınız mı?"

"Hmhm, sözlü olarak yaptım bir de uygulamalı gösterdiler. Oradan bir puan vereceğim işte, zaten yüksek olacak her türlü..."

Minho kıkırdadı ve elindeki tostu tabağa bırakıp kahveye uzanırken konuştu.

"Tabii sizin işiniz zor değil, baksanıza burada duran tonlarca kağıt, benim bakmam gereken kağıtlar.."

"Nasıl zor değil? Takla attırırken kaç tane tekme yedim biliyor musunuz? Top tutmayı öğretmeye çalışıyorum, hedefleri ben oluyorum..."

"Ya ne güzel işte, çocuklarla etkileşiminiz oluyor. Saygınlık kazanıyorsunuz kolayca. Beni hiç sevmiyorlar, sadece ders işleyip çıkıyormuşum... Sanıyorlar ki hocalar çekingen olamaz. Hemen sıkıcı olduğum kanısına varıyorlar."

Jisung gülümsedi ve elini Minho'nun omzuna koydu. Her ne kadar bu yaptığında tereddüt etse de, Minho'nun ses çıkarmaması ona güven vermişti.

"Sizin hakkınızda denilenleri maalesef duyuyorum, ama herkes böyle düşünmüyor. Bence siz çok eğlenceli ve düşünceli bir insansınız. Yaptığımız toplantılarda öğrencilerin rahatına yönelik çalışmalarınız çok güzel özellikle, belki de bu güzel düşüncelere sahip olduğunuz için sizinle ilgileniyorumdur."

but i loved it firstWhere stories live. Discover now