3.0

273 46 14
                                    

Elindeki paketi son kez inceledi. Her tarafı istediği şekilde durmalıydı çünkü ona göre eğer bir yeri yamuk durmuşsa kesin bir iş ters gidecek demek olurdu. Ağzıyla kestiği son bantı da yapıştırdığında paketi masaya bırakıp 360 derece döndürdü.

her şey

tam

istediği

gibi

olacak

Paketi dikkatle karton pakete yerleştirdi. Sırt çantasını sırtına atıp paketi bisikletinin önündeki sepete nazikçe koydu ve üzerini kapadı. Bugün yavaş gitmeliydi. Yaptığı şey bozulursa...

Pedalları çevirmeye başladığında üzerindeki heyecanı yavaş yavaş hissetmişti. Okula yaklaştıkça kalbi daha da hızlanıyor, içinden ne diyeceğini tekrar edip duruyordu.

Bahçeye girdi, bisikletini her zamanki yere kilitledi ve paketi alıp kapının önüne ilerledi. Birkaç dakika sonra bulunduğun yerin hemen yanındaki beyaz alanda sevdiğinin arabası olacaktı. Jisung Minho'yu izleyerek bile onun hakkında bir sürü çıkarım yapmış, doğru tutturdukları olmuştu.

Minho'nun çok düzenli, titiz ve dakik olduğunu düşünmüştü. Onu çağırdığında "10 dakikaya geleceğim" diyorsa 10 dakikada geliyordu. Evine geldiğinde Jisung'un etrafa saçtığı şeyleri toplamadan duramıyor, Jisung karşı çıkıp ben yaparım dese de "sen yapamazsın ben yaparım" diyip her tarafı temizlemeye başlıyordu.

Jisung kendi kendine sırıttı. Düşündü de... Minho kesinlikle onun sevgilisi olmalıydı.

Işık görmeyen bahçeyi aydınlatan araba farları ile Jisung odak noktasını yanına çevirdi. Tam beyaz çizginin içine girmiş ve ilerleyip beyaz çizgiden hiç çıkmadan park edilen arabaya bakmıştı. Sonra içinden gülerek çıkan kişilere.

"Bay Han, Günaydın."

Jisung samimiyetsiz bir gülüş sergiledi ve Hyunjin'i görmezden gelip Minho'ya döndü.

"Günaydın, Bay Han."

"Günaydın Minho."

Minho Jisung'un ismini söylemesi ile tek kaşını kaldırdı. İçinden bir his nedense yanlış bir şey yapmış gibi hissettirmişti.

"Konuşmak ister misin?"

"Ben mi?"

"Evet"

"Tabii."

Minho Hyunjin'e dönüp gitmesini işaret ettiğinde Hyunjin itirazsız kafa sallayıp okula yönelmişti.

"Şöyle okul bahçesini turlarken konuşalım."

Jisung elini öne doğru uzattığında, Minho dediğini yapmış bahçeye doğru yürümüştü.

"Konu neydi? Ciddi olmalı."

"Merak ettiğim bir şey soracağım sadece."

"Buyrun."

"Acaba Bay Hwang ile sen..."

"Hm?"

Minho ilgisini çeken ses tonu ile Jisung'a dönmüştü. Soracağı şeye vereceği cevap onu ya hayal kırıklığına uğratacak ya da sevindirecek gibi duruyordu çünkü Minho Jisung'un ses tonunda öfke ve çaresizlik hissetmişti.

"Sevgili misiniz?"

Minho kabanı içindeki ellerini çıkarıp tamamen Jisung'a döndü. Jisung da Minho'nun durması ile sorar bakışlarla ona dönmüştü.

"Evet dersem bana yumruk atacak mısın?"

"Evet mi diyeceksin?"

"Hayır dememi mi duymak istersin?"

Jisung önüne dönüp yürümeye devam etti. İşler aklındaki gibi gitmiyordu.

"Ha, soruyorum işte hayır ya da evet de."

"Elindeki ne?"

"Hayır mı evet mi?"

"Evet dersem elindeki paketi bana vermeyecek misin?"

"Evet dersen sana kırık kalbimle birlikte paketi vereceğim."

"O zaman hayır, değiliz. Şimdi kırılmamış bir kalp ve elindeki paketi alabilir miyim?"

"O zaman neden hep benim yerime onu tercih ettin?"

"Arkadaşlıkta tercih mi olur?"

"Olurmuş yaptın işte. Erteledin hep beni. Sürekli Hyunjin yanımda, Hyunjin'e gideceğim, birlikte şunu yapacağız. Her bir şey dediğimde sürekli Hyunjin ile alakalı bir sıkıntıyı önüme sundun. Benimle sadece birkaç dakika zaman geçirsen yeterdi ama sürekli Hyunjin, Hyunjin, Hyunjin!"

Minho Jisung'un sesini yükselterek ve gözleri dolarak konuşması ile dona kalmıştı. Jisung'un söyledikleri aklında canlandığında, fark etti. O cidden Jisung'u hep Hyunjin ile ertelemişti.

"Al, senin için bir kalemlik yaptım. Evimdekini beğenmiş ve çalışma masanda böyle bir şey istediğini söylemiştin."

Jisung burnunu çekti.

küçük bir çocuk gibi burnunu çekti ve elinin tersiyle gözünü sildi.

Minho hâlâ şaşkınlıkla onu izliyordu.

pakete uzandı ve teşekkür edemeden Jisung'un gidişini izledi.

but i loved it firstHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin