bilmem belki de çıldırmışımdır ha ne dersin

20 2 8
                                    

"Bir görünüşlü iki. Ağlarken kahkahalar atan bir taraf. Konuştuğun ben miyim yoksa ben miyim? Gözlerime baktığında kimi görüyorsun? Kırık olanı mı intikam peşinde olanı mı?
Aynalar her zaman doğruyu mu gösterir?
Seninleyken mutluyum ama değilim de. Nasıl anlayabilirsin ki kimim?

-Gülümse, hiçbir şey yoluna girmeyecek."

      -------------------------<3----------------------

" Büte kaldığın dersin var mı? "

Kafasını masaya koydu ve boğuk sesiyle cevapladı. Sesi ağlayacak gibi geliyordu.

" Hem de üç tane. Eve erken gitmek istiyordum oysa."

Eliyle kızın sırtını sıvazladı.

"Üzülme benim beş tane bütüm var."

Nida yüzünü masadan çekmiş ve ellerini ileri uzatarak birtakım esneme hareketleri yaparak rahatlamaya çalıştı.

" Ecem, her konuda çok iyisin ama dersler konusunda gerçekten çok kötü durumdasın. Bir insan on dersin beşinden nasıl kalabilir ki? Nasıl başarabildin bunu? "

Ecem umursamazca omuz silkip camdan dışarı baktı.

"Senin de alttan çok dersin olsaydı sen de kalırdın. Onlardan geçeyim derken bu senenin derslerinden kalmak üzereyim."

Onaylamazcasına kafasını salladı. Havalar gittikçe daha da soğuyordu, eylül tüm ihtişamıyla kendini gösteriyor, yağmur yağıyordu. Gri bulutlar artık gökyüzünün ayrılmaz bir parçasıydı. Üstlerine montlarını giyip sınıftan koridora geçmişlerdi.

" Olsun ne güzel işte, bir süre daha benimlesin."

Nida dudaklarını büzüp gözünün önüne gelen sarı kıvırcık buklelere sahip, kendinden emin bakan kıza gülümsedi.

"Kardeşimi özledim, Ecem. Onunla uğraşmayı, onu öpmeyi, kendine inanan bakışlarıyla beni alt üst etmesini özledim. Onun yanında abla ben değilim de oymuş gibi. Çocuk olmayı özledim ama aptal kafam yüzünden bi süre daha burda kalmak zorundayım."

Ecem arkadaşının omzunu sıvazladı. O sırada dış kapıdan geçiyorlardı. Yüzlerine vuran soğuk rüzgârla içleri titredi.

" Derslerine çalışıp uslu bir kız olursan kardeşini görebilirsin. "

Nida dalga mı geçiyorsun bakışlarını atmadan edemedi.

" Ecem! "

Ege ve Hazin koyu yeşil bir şemsiyenin altında onlara doğru geliyorlardı. Hazin'in sağ omzu biraz ıslanmıştı. Ege de endişeli gözlerle bakıyordu.

Nida, Ecem 'e dönüp mırıldandı. Bir yandan Ecem' i dürtüklüyordu.

" Bunların olayı ne? Ne bu tantana?"

Ecem omuz silkmekle yetindi. Gözleri Ege'deydi.

" Size ne oldu böyle?"

"Ah, dur soluklanayım. Bugün sadece finale girip yurda geri dönecektik. Sonradan aklıma sen geldin, yağmur da bindirince sana şemsiye getireyim dedim Hazin de peşime takıldı."

Ege sinirle Hazin'e baktı. Hazin onu takmadı bile.

"Hazin beyefendisi de şemsiye almadığından biraz sen ıslandın ben ıslandım kavgası yaptık."

"Hazin kaybetmiş görünüyor."

Ege yüzünde zaferle kafasını salladı. O sıra ıslanmamak için duvarın altına,kızların yanına geçmişlerdi.

Uyanma Vakti GeldiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin